0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1489
Okunma

Bu şiiri Askerde yazmıştım. yıl 2002, şafak kaçtı bilmiyorum. kuvvetli bir rüzgar vardı, küçük bir tepenin kenarında duruyordum. rüzgar yüzüme tokat gibi vuruyordu, o anda zihnime ve dilime bu sözler dolandı, ve sevdiğim bir eser olarak kaldı.
Anlatsın hüznümü rüzgâr ıslıklarıyla
Yankılansın sesim, kırsın zincirleri
Uçuşsun ağıtlarım, sızlasın dudaklarında...
Ruhum özgürlüğünü hükmetsin
Kırsın tenden kafesini, yıksın bütün engelleri
Zelzele gibi, kasırga gibi, ölüm gibi
Koysun bedenime bu ayrılış
Kopsun tek tek yıldızlar
Güneş karanlık yüzünü çevirsin
Gölgeler yürüsün yalnız sokaklarda
Boğuyor beni nefsim, sabrım aciz kalıyor
Bu kaçıncı direnişim, bu yük çok ağır geliyor
Ayrılığı bile bile yaşamak kolay mı;
Kolay mı ölmek aldırmadan güle güle?
Annem cehennemi anlatırdı hep, nasıl yanar insan
Korkuyla büyüdüm ve korktukça hata yaptım
Anneme söyleyin o haklıydı
Cehennem cennetin bir anahtarıydı belki de
Şimdi cenneti düşünüyorum
Ve ben kötü değilim
Neden hak etmeyeyim
Kalbimde sevgiyle doluyum
Neden beni bağışlamasın
Ben de onun bir kuluyum
"Anlatsın hüznümü rüzgâr ıslıklarıyla
Yankılansın sesim, kırsın zincirleri
Uçuşsun ağıtlarım, sızlasın dudaklarında..."