0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1333
Okunma

KURŞUNİ KIRATIM
Nallar çarptıkça yakamozlara
Sesin yitiyordu uzak tepelerinde İstanbul’un
Sense bir yelkenliyle üzerindeydin ufkun.
Atım çığlınca geçti yanından Kızkulesi’nin
Ateşini gördüm yüreğinin,
Yasakları kavuruyordun elindeki şişte.
Yürümedi atım karada, yürümedi toprakta
Yelkenlin girmedi boğazın sularına
Öğrenemedik ikimiz
Ne kadar çok sevmiştik birbirimizi.
Nallar çarptıkça yakamozlara
Sesin yitiyordu uzak tepelerinde İstanbul’un.
Yasağın görünmez düzlemlerinde,
Zincirlenmişti yüreğimizin burçları
Geçemedik Gel-gitleri Ahırkapı’da
Koşuyordu boğazın içinde kurşuni kıratım.
Biz basamıyorduk toprağa
Biricik örtün uzanamıyordu Kızkulesi’ne.
Sense bir yelkenlide üzerindeydin ufkun
Atım çığlınca geçti yanından Kızkulesi’nin.
Yüreğine soktun ateşini özlemin
Bensizliğin ızgarasında yok ettin zincirleri,
Bir güneş doğdu çıplaklığımıza
Yürüdü kurşuni kıratım tüm enlemleri.
Sarıldığımızda ikimiz birbirimize
Ekvatoru arıyordu bir oluşumuz,
Kızkulesi’nde ölmeyen umut
Kimsesiz granit taşlarınla.
Yasağın görünmez düzlemlerini
Parçaladı attığın üç gül,
Yürüdü kurşuni kıratım tüm enlemleri
Sarıldığımızda ikimiz birbirimize.