13
Yorum
32
Beğeni
5,0
Puan
2208
Okunma

Adam;
Evirir çevirirdi üç kere başında
Uzak diyarlara salardı
yarım uyaklı sevinci...
Sıratı yol eylerdi
beyaz merdiveni.
Maviyle sevişirdi lacivert düşlerinde
sonsuza akardı umudunun sesi...
Avuç içlerinde kıvrılırdı kağıtlar
Örterdi parmaklarıyla üzerini
sevdiğini sarmalar gibi...
’Senli fallar açtım’ derken titrerdi içi...
Kadın;
Kalkmak istemezdi oturduğu fallarından.
Elerdi yoksulluğunu beklentiden de öte...
Yatırırdı büyük aşkını tabutunun içine
Aydınlanırdı geceleri
ağır ,ağır sevdiğinin ışığıyla...
Dolaşmazdı parçaları
ayrı ayrı sokaklarda...
Çoktan yazmıştı kimliğine adını
Yoluna dokuduğu düşlerde eridi
sesi değdikçe sesine adandı yüreği ...
Adam ve kadın arkada
yürekleri önde yürüdüler...
Ağaç ve kabuğu misali
sığındılar birbirlerine .
Parladı kimsesizlik mücevherleri.
Aşklarının uğultusu ile yıkandı sesleri
tuttular ellerinden onurlu sessizliğin....
Yüreklerinin öpüşmesine tek şahitti
durmadan okunan Kuran sesleri...
Yeryüzündeki tek saltanatlarıydı o an
Sultanahmet camii...
Her kavuşma ayrılık olsa da bazen...
sarıldılar annelerinin bıraktığı yerden.
Hazla süzülen kelimelerde
yansa da kırmızı ışıklar...
İmgelem serasında
ikiye bölünse de çığlıklar.
Avuç içlerine bıraktıkları bir şiirin
damarlarında dolaşıyorken sevda mevsimi...
Bazen de geçtiler hayallerin ötesine
girmedikleri cehennem kalmadı
sevgileri azalmadı yine de...
Gözlerini ayrılıklar ıslatsa bile...
Ferda Özsoy
5.0
100% (22)