0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1441
Okunma
şahittir
bir ağacın çürüyen gövdesinde
kulağıma çalınan yasa dışı müzikaller
ve ağustos böcekleri
düşecek daldan
kıracak lanetli gagasıyla bir karga
ve azad edilecek
kendime düşlediğim dünya
Ay törpülenip dökülürken
bir ceviz kabuğunun içinden
göğe merdivenler dayanırken
muska bildim avucumda sıktığım bir yaprağı
velhasıl
nar gibi saçılmış kuşları
suyu lanetlenmiş bir kavmi arkama alıp
ah dökümü zamanlara
ve buğday savuran ellerine
bir ihtimal bu yoldan gidilir
dedim taş ustaları kırmalı bilincimi
ve üzerimden kalkmalı bu asırlık toz
mabedinde düşüp ağlamadan bir Tanrı
kendimi bir ihtilale sığdırmalıyım
devasa bir put kırılıp
ufalandıkca bir kuşun ağzında
içmeliyim kuduran bir denizi
Nuh’un hırkasına kan damlamadan
ellerime bir ihtimal bu yoldan gitmeli Tanrı
nar avuçlarımda ufalanıp kuşlara saçılmadan.