3
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1802
Okunma

gidince sen
sessiz sessiz konuşuyor zaman
artıyor ürkekliğim
bir serçe can çekişiyor içimde
telaşlanıyor ellerim
zamanın sabrına bırakıyorum soluğumu
bir tutam umut asıyorum doğacak şafaklara
gözlerim mahmur bekliyorum
düşle gerçek arası
mahpus duvarlarını düşünüyorum
yapışıyor ellerim
demir parmaklı kapılarına
gözlerim hücre zifiri
çığlık çığlık üstüne
kalıyorum dante gibi ortasında korkunun
anne göğsüne muhtaç
derdini anlatamayan hırçın bir çocuk gibiyim
gidince sen
canlanıyor beynimde kanlı tarihler
ve yakın zaman cinayetleri
haksız çocuk katliamları yapılıyor
düşüyor en acı yanıyla
lime lime içime
ve çocuklar
hiç bir ırka mensup olmayan
sarı saçlısı
ela gözlüsü, esmer tenlisi
kimsenin bilmediği bir dille
yalvarıyorlar gözlerime
çıplak ayaklı çocukluğum geliyor aklıma
sızıltısı içime düşüyor
kardan buz tutmuş ayak parmaklarımın
ve özledikçe seni
bir sokak çocuğunun açlığı gibi
abanıyorum küflü ekmek kokusuna
sonra
dilsiz bir kelebeğin yaşama vedası
bir kentin çöküşü gibi
buz gibi soğuk, heykel gibi kımıltısız
gömülüyorum suskunluğa
gitme
gidince sen
en keskin acılar abanıyor üstüme
katre katre
gitme!
16/12/2014/ Nermin Erol.