Bütün kulaklardan, gözlerden gizli
Dilsiz dudaksız sözler söylemiştim
Bilebilir sanmıştım aklım her şeyi
Bilememiştim işte
Ah ne kadar hammış biçare yüreğim
Acılarla pişmeden önce

Aptal değildim
Arsız hiç
Sadece kendim olmaktı suçum
O zihnimi temizleyen aşk dolu kalbimle
İnanmaktı yeminlere
Bir sağırın kulağına söyleyip durmuşum halimi
Soğuk demirleri dövercesine

Ey yüreğimin nuru
Sen benden olanı bilirsin
Şems kadar aktır aynada gördüğüm yüzüm
Nereye dönersem döneyim
Doğrulukla kaplıdır her yönüm

İnançlarımla dimdik yürürken
Alaz alaz erimiş, çokça pişmişim
Ruhumla taptığım sevgi yolunda
Yıllarca zülfüme ter akıtmışım

Pişman değilim
İç içe bir kelimedir aşk ve ölüm
Ben ölümü göze alıp öyle yaşadım aşkı
Açtım göklerin kapısını sonsuzluğa
Son sınavıma da hazırım

Sürünsün seller gibi gözyaşım topraklarda
İhanetin kapısına gitmektense
Varsın büyüsün okyanuslar bağrımda
Kime ne
İster yağmur, ister kar yağsın
Hakkın kalemiyle yazılan neyse
Başım gözüm üstüne

Hiç geçmedim yalanın kapısından
Düşmedim umuduna yılanın

Dileğim…
Hakkın eleğinden geçmeyenler
İstemem hiç kaldırmasın beni
Yolcusu değilse garip gönlümün
Dokunmasın derim eli elime
Ben tek yudumda içmişim aşk zehrini
Varsın ateş olup yansın içimde

Kapadım kapımı yılanlara
Bir isim yazmışım kara duvara
Bir de tutulmamış söz
Vasiyetimdir
Adım yazılmasın yanına.

23 / 08 / 2011 / N_Erol