8
Yorum
29
Beğeni
0,0
Puan
2086
Okunma

I
gidenlere yalnızca
-bir yutkunmak geçti boğazımdan sessizce-
ne onlar veda etti zahmete girip
ne ben edebildim bir kaç kelime
bu yüzden gemi düdüklerini, martı çığıklarını sevmem
kabuğunu soyuyor suskun yaralarımın
-unutmak istedikçe-
II
oysa sen giderken babamdın biraz
saçlarında güvercinlerle, sadece meleklerin eşlik ettiği o ülkeye
annemin elimi bırakışıydın
bir lunaparkın korku tünelinde
hala yetim bir bebek -avucumdaki son sıcaklığın-
ve hala beşik kertmesi
yüzümün hüzne eğildiği o yere
nasıl ki zımbalanır pencerelere demir parmaklıklar gibi perdeler
devrilir saksılar, kopar sardunyanın, menekşenin boynu
sokaklar uluorta vurulanların yasını giyer
anlatabilir miyim sana
-bir dudak bütün ağızlara nasıl küser-
nasıl silinir ellerinden anne kokusu
III
hala elma şekerinden bir bulut gibi
başımın üzerinde gezinir
kırmızı rugan ayakkabılarıyla çocukluğum
...çiğnendikçe pas tutar gururum
büyür bir gecede mesafeler
kayıp bir orman gibi kalbim her yerinde dut çürüğü izler
hangi ağacın arkasına saklandım bilmiyorum
babamın ceketi, annemin eteği
-seni sevmenin utancı sayıp-
ve biliyorum
ne ay ışığına takılır bu yolculuk
ne sonu var bu mutsuzluğun
gidenler son kez(?) gider belki ve her seferinde
bekleyenler -kalan ömür-
-koynuna girip içi hatıra dolu cam bir tabutun-
soulmate