9
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
1620
Okunma

Eylül’ün günahını almış şairler yıllarca
hüzün denizinde boğmuşlar habersiz
alıngan duygularım
Kasım’la cenk halinde
sevmiyorum gitmeleri
sevmiyorum soğuğu tenime taşıyan
üşüdükçe yar kokusunu burnuma dolduran ay’ı
dedikçe
sarı yapraklar üstüme yürür.
gök. yere küskün
sabah akşam ağlamakta
zamansız değil hani
ıslandıkça biraz daha içine kapanır toprak ana
camlar ıssız caddelere bakar
soğuk kaldırımlar insanın içini kavuran yalnızlığı anlatır
bu kadar mı bana benzer ıssız vitrinler
ayak izleri kayıp
yalnızlığın kapşonu gözlerine kadar çekik
ahh bu Kasım içimi sızlatır..
halbuki kışı kucaklayan kolları
ne kadar da yazın sıcaklığından kalma
bir dönmese rüzgarlara aldanıp
bulutlar
kara kara kaşlarını çatmasalar
belkide güneş korkup kaçmayacak
ve Kasım boş bankları doldurup
dillerde ağıt olacak sevdalara.
aslında ele avuca sığmaz
yaramaz bir çocuğun gülüşlerine benzetirim
yerlerde kahverenginin çamur hali
elleri balçık
gönlü sonbahar rüzgarları.
dudağımın ucunda sevi sözleri
pas tutmuş dilim zorlanıyor dönmeye
bu kadar beklemek doğru değilmiş
seviyorum aslında Kasım’ı demek için.
Ayvazım DENİZ