14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3299
Okunma

Bir yaprak savruldu gecenin en ayazında
Bildik yerlerde hiç durmadan
En uzağa en kimseszliğe
Ve en belirsizliğe
Tıpkı böyle bir gecenin karanlığında
Yaprağı savurup atan rüzgar misali
Maviyi döndüren sirenleriyle
Bir Ambulans savurup attı bizi
Bir Hastane’nin aciline
Seksen bir yaşındaydı Dedem
Hayatta asılmış eleğiyle
Tıpkı eskiden demlediği
Bir demlik çayın son demiydi sedyede
Oysa bir güvercin gibi süzülürdü
Eskiden çay tepsisi elinde
Boş bardakları yıkarken yüzüne gülerdi
Eşlik ederdi adeta çay kaşıkları
Cama çarpan melodileriyle
Dedem Dedem desem
Bir el daha versen
Alsam gitsem seni memlekete
Koparıp sağ salim getirdim desem herkeze
Ne gündüzler tükeniyor
Ne yeni doğacak günlere el veriyor geceler
İçerinin bunaltan nefesi
Dışarının buz kesen güneşi
İç titretir her anı hastane bahçesi
Üç lamba yanıyor bahçede geceyi aydınlatan
Üç lambada yüz gölge var sanki
Yere döşenen parkeler
Kaç gölgeyi ayırıp
Kaç parçaya bölüyor
Savrulan hastalar misali
Yattığı yerin bitişiğinde
Beşinci katın penceresine kadar
Yaşlı bir çınar uzanıyor
Koca bir çınarda asılı sallanan
ben diyim beş siz deyin on yaprak sallanır
Sora gözüme ilişiyor
Odamızın cam kenarına düşen
Kuru bir yaprağa
Arada bir rüzgar esip
Yaprağı cama çarpıyor
Sanki düşecek gibi aşağı
Sessizce ürpererek
Aklımda olacakların çırpınışımı
Yaprağın çırpınışımı diyorum
Düşmesin yaprak gitmesin
Cam kenarından diye dua ediyorum
Ya düşerse!
Ya giderse!
Bizim camı terk ederse
Dedem’de bizi bırakırmı
Terk edermi diyorum
Senin neslini sürüyoruz
Kahvecilerin en yakışıklısı
En tatlısı
Hep senin gibi olmak isteyen
Bu torunun
Seni şiirlerinde
Olsanda yaşatır olmasanda
Sen hep bizimle kal olurmu;
Dedeciğim
Uçuk......