15
Yorum
36
Beğeni
0,0
Puan
2817
Okunma

büyükçe bir mezar yaptırdım sana kalbimde-
-sonra unutturdum kendime
ziyaret günlerini
seni getirebilirim hatrıma
bir anda çiçeklenir düşlerim
kelebekler basar ağzımı
kasımpatı gözlerimi
şu yoksul sokak
paris giyimli bir cadde olur
kravatından sürüklerim peşin sıra
kıyamazsın kedilere bilirim
ama siz kafanıza esince terk edemezsiniz mösyö
ay çiçeği tarlalarına
-birden bire kar yağması gibi
ceketinin arka yüzünden kendimi toplayamamam-
balıksırtı desenlerin içinde bir sürü ben
ve hepsi diğerine yabancı
ah delirir avuçlarım
güneşini özleyen günebakan sanki
koşamam
sarılamam
okşayamam bir daha omzunu annen gibi
ama siz
kafanıza esince terk edemezsiniz mösyö
(çok yoksul bir sokağımız vardı öyle yoksuldu ki ben utanırdım gözgöze gelmeye çünkü onu mantosuz bir çocuğa benzetirdim bacakları ve kolları yara bere içinde.korkardım ya bakışlarımdan bunu hissederse diye.Noel ağacı kurdunuz mu eve demiştin sen. ben de sana evin penceresinden gözüken nar ağacını anlatmıştım ve dibine bıraktğım paltoyu hem onu da eskiciden bana almıştı annem.)
biz eskiden tanırız birbirimizi
sarısı çizgili sinilerden
fötr şapkalı lokantalardan
mesela sen
merhametini bırakmışsındır
bir parkta memesini bebeğine dayamış
mülteci bir kadının gözlerine
işte o kadının çaresizliğinden -ellerinden
parayla aran yok bilirim
ki kimse yoksul olamaz birini severken
ama mösyö siz kafanıza esince terk edemezsiniz
ben seni kaç kez tanıdım
önceleri tek tek sayardım yılları
sonraları beşer beşer
çünkü aralarında ayrılık vardı
küçümseme lütfen!
ayrılıklar türk filmlerindeki gibi
hava limanlarında kavuşmalarla bitmiyordu
asfalt üstüne asfalt dökülen yollar
çok ayakkabılarımı eskitti
hırpalarken özlemimi iş başı kağıtlarında
.......yorarken dizlerimi hastane kuyruklarında
üstelik çatık kaşlı hoyrat bir ebeveyndi devlet
bastıkça damarıma daha çok seviyordum seni
ama siz kafanıza estikçe terk edemezsiniz mösyö
hiç yorulmadım seni sevmekten
soğuk günlerde elimde bir hırkayla koşardım arkandan
rezilliği başkaydı komşulara
çünkü yalnızca bendim seni gören
ve hiç bıkmadım deli damgası yemekten
doğru ya sen bizim muhite girmezdin
bizim muhitte seni pek sevmezdi zaten
bağdat caddesiyle
fransız fakirhanesi gibi
hem benim babam senin babanı dövmezdi vallahi de
iki tabure atıp dükkanın önüne tavla oynardı- çayına kahvesine-
altmışlı yıllardan bahseder gülümserdi
anneleri hiç karıştırmayalım benimki yakasında eski broş
seninki etiket severdi
keşke bir kadın uğruna gitseydin
ekmeğin fiyatını bilmemen kadar dokunmazdı bana
şimdi beni sevdiğini söylemen kaç para edebilir ki
kolay bir yenilgi gibi düştün mücadeleden
sen artık
ne masal adam
ne peter pan
değilsin
-çünkü siz kafanıza estikçe terk ettiniz mösyö-
şimdi ben seni terk ediyorum
rüzgarlı bir şiirle
yoksul bir sokağın hayaleti gibi
içi kaşmir palto nar ağacının dibinde ve sen çok üşürsün karanlıkta
yalnızlığımla vatkaladım omuzlarını
dik dursun diye üzerinde ayrılık
ve ısıttım ceplerini
bozuk düşlerle
-hadi giy çekinme-
soulmate