2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1729
Okunma

yıl meçhul
aylardan Kasım 14
mevsimlerden güz
dökülen yaprakları
gelecek bahara müjdeci diye severmişim
meğer…
düşene tekmeyi vuran soysuz zamandan
düşen ekmeği üç kez öpüp alnına koyan masum yanımın
cantaneme beslediği çocuksu sevgiyi özlermişim
meğer…
sus/a susamış hıçkırıklarla ağlamanın
diz boyu efkârıma dokunan yanını
sev/e doyumsuz haykırışlarından severmişim
ahir ömrümün son deminde murat ararmışım
meğer…
suizan/ımdan sıyrılıp, hüsnüzan/ımdan seviyorum söylemlerini
yanağından süzülen damlada boğulup
memnu rüyaların hülyalarıyla uyanışını severmişim
adını ezberime işlerken sözümün soluğu kesilir sebepsiz
tam da kesildiği yerden soluyorum seni
kaportası çürük köhne yanımdan düşüyorsun aklıma
tutuşup tutuşup, harlanan harınla
aşkının narında yanmışım meğer
tarihsiz ve tarifsiz
zamansız ve mekansız
severmişim seni
meğer…
Şükrü AKTAŞ
5.0
100% (5)