5
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
1759
Okunma

demek son zincirlerini de kopardın yüreğimden
özgür bir kartal gibi doruklarına tünedin öyle mi?
bir zambağın susuz kalınca kendi içine kapanması gibi
sarmalarım sanma kendimi
’yalnızlığımı’ senin bir zamanlar en yüce dediğin
ve benim korkuyla irkilerek kenara kaçtığım
’gurur dağında’ örs yemiş kızgın bir demir parçası gibi bıraktım.
dolaba gizlediğim ne kadar şüpheci duygum varsa
hazine arayanlar gibi
tek tek elden geçirdim sabırsızca
üstü toz bağlayan anıları temizlemek adına öyle hısrla üflemişim ki
artık yerinde yeller esiyor
ah be geçmiş zaman
bir zamanlar yangın çıkaracak kadar alevliyken kalbimde
şimdi soğukluğun nasıl da iliklerimi kesiyor.
gözlerim tepelerin alacakaranlığında
her an havalanacak bir rüzgâr bulutunun gelişine sabitken
söküp alıyorum onları
hayatın başka yönü de olduğunu hatırlatıyorum o yaban gözlerime
süzülen ne kadar yağmur damlası varsa yanaklarıma
elimin tersiyle geçmişin karanlık dünyasına gönderiyorum
hışımla kar yağmış doruklara dönüyorum
buz gibi ak/ı yansırken sözlerime
donmuş birkaç cümleyi o tarafa doğru fısıldıyorum
dudaklarım tipi yemiş bir ceylan saflığında zoraki kımıldıyor
sen tünediğin doruklardan beni seyretmeye devam et sevgili diyorum
bensizlik kurşununu
bir zamanlar ’benim’ diye yaslandığım sinene yediğinde
ve olduğum yana yuvarlandığında
seni tutacak kollarım olmayacak nasılsa.
Ayvazım DENİZ
.