2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1578
Okunma

Hayrettin Taylan
o kendini biliyor
ç’ağların ötesine ç’ağladığın kadınlık çölünde ay ve şem’din
suskun menkıbede anlatılmazlığın diline dolanırdı ay ‘yüzün
arta kalan arkaik düşlerinde artardım helaline
muştunun içinde kalan içimle içlenirdim sana
hüznün pergeliyle çizerdim bir gün gelişini
aynı yer, yar gibi tümlenirdim sevilişine
yeniden sınırlarda sırrını sermiş uzak ülkeler gibiyim
güvercin uçuşunda saklı umudun tan vakti gibi sözlerin
tohumu sevginde kalmış hasılatların resmi sonucuyum
filizi kalbinde yeşermiş yarınların yar sarmaşığıyım
sarılışınla başlar dirilişe Tahalığım
sermayem senin gelemediğin her dem
arınacak zamanın kazancında bilenir umudum
aşk coğrafyasında seni de leyla’dan öte kent yaptım
gayrı, severek giderek hatta gelmeyerek ölebilirsin
gayrı ,adım mecnunluğun hizasına yazılı yazgı yazıtı
eskimiş radyolarda eskimemiş şarkı gibi içimde çalardın
adını kavururdu her söz, her özden arta kalış
bütün kâinatı kapsamına alan bakışındaydı ufkum
bütün göğü ay yüzüne saran anların seyrindeydi hasretim
yüzölçümünü yüzünle büyüyen güleç kentin reisiydim
severek yönetirdim kendimi
içli yazıtlarımızın okunmamış yazgısı gibiydik
düşler atlasında aynı rengin içine meftunluk diliydik
dönüşüm ansiklopedisine bilinç diliydik
sevilmenin paftalarında aramızı yakın eden arayışın resmiydik
devasa huylarımın kuyusundaki yusuf ve zeliha yüzüydük
varlığımıza dizilmiş güllerin sevme açılımıydık
kavuşmanın retinasında derlenen bakışın filmiydik
sarılmanın sahnesinde izlenen özlemin sonuyduk
seviyorduk
5.0
100% (2)