2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1138
Okunma
Geri veriyorum
Ne aldımsa usulca koyuyorum yerine
Toprağı ağaçları su damlalarını
Aynadaki eskimiş yüzümü
Görmesem inanmazdım kendimi böyle
Bir şilebin ardınca el salladığımı,
Uçurtmalara kuyruklar taktığımı görmüştüm
Çocuk olduğumu
V hattâ düşlerimi de
Fakat böyle bir hal
Akşam postasını getiriyor zaman
Kapalı kutuların içine bırakılıyorum
Resim gibiyim
Ya da bir ışık hüzmesi gibi
Tanışlarım akranlarım yok
Alafranga plaklar dönüyor pikapda
Her ezgisi ruhuma işliyor çalan şarkıların
Sohbet ediyorum tütün tabakamla
Yüz arşın yol var fotograf çerçevesiyle aramızda
Aklımı kıvırıyorum
Göç mü etmeli?
Fakat mevsim sonu sayılmaz daha
Eylül yandığında,
Kasım yağdığında göçerdik biz
Şimdi çilingirlerin anahtar uydurduğu
Dar kapılardan geçiyorum
Kendimi seçiyorum kendimden
Ayıklanıyorum pirinç taneleri kadar
Kaybolur mu insan içinde hiç?
Lôş karaltılara alıştırıyorum gözlerimi
Tadı damağımdaki kuytu köşesi
Hayatım işte
Heybemde kaç gün yetecek azık var
Güneş ne renktir
Saçlarım kulaklarımın üzerinden aşıp
Alnıma dökülürken hangi parmakların arasından geçer
Bilmiyorum
Olduğum yere çömelip düşünüyorum
Ansızın gelişini rüzgârın
Avuçlarımda biriken çokluğu bir de
Azdan eksikten büyümüş de küçülmüşten
Yarınımı öğreniyorum
Sarılıyorum varlığına
Cephedeki askerin
Mavzerine sarılması gibi
Kutsalım oluyor sözcükleri
Alışamıyorum gece ürpermelerine
Üşüyorum diyor,
Kıyamıyorum
Dikiş makinesinin başında uyuya kalmış annem
Odamın perdeleri kapalı
Dedim ya
Şaşırıyorum bu halime
Bunca ıssızlığın ortasından
Çoğalabilişime...
5.0
100% (7)