10
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
1842
Okunma

gece gözlerini açarken şehrime
ben gündüzün pisliklerini yavaşça süpürürüm kapanan gözlerimin ardına.
biraz hasret biraz pişmanlık biraz umudu
usulca sürerim
dertlerimi katık ettiğim yalnızlık ekmeğime
her lokma boğazımda düğümlenir
açma telaşıyla yutkunurum ümitsizce .
bir türkü tuttururum görünmeyen dağlara doğru
kavuşamamış ne kadar sevdalı varsa
bilirim benimle birlikte söyler
sesleri gizli sesleri ağdalı sesleri acı
gömülür her göz kırpan yıldızın göğsüne
uzaktan bakar durur.
akşam çayımın demini aldığı bu vakit
kan kırmızı bir yalnızlık oturur masama
elinde sevda gözlümden kalma kadeh
dudaklar özlemin artık pembesi
şerefine kalkar mutsuzlukların
’ay’ yavaşça süzülür penceremden
öyle solgun öyle yalnız öyle çaresiz
unutulan gözlerime ağlar.
çaresizlik birikir kalır göl olan göz pınarlarıma
akmasına daha çok var
yaralı ’umut’ son can çekişmelerini üfler yüzüme
sen karlı dağların dönülmez yolların ardındaki sevda gözlü adam
ölen onca hayalin üstüne örttüğüm
’ela’nın her tonundan sür desem gözlerime
biraz papatya biraz lale biraz düş kırıkları
yeşile meyilli ne varsa açsa içimde
güçlü ellerine bağımlı yüreğim durmadan
ve son altın vuruşu yapmadan bekliyorum
çıkmayan candan ümit kesilmez.
Ayvazım DENİZ