14
Yorum
34
Beğeni
0,0
Puan
2692
Okunma

...
bir piyanonun sesi babamı getirebilir bana
çal Evgeny
birazdan kuş sürüsü havalanır
-yağmur çekiyor yüzüm-
zil çalacak az sonra biliyorum
hiç tanımadığım bir adam
koltuğa bırakacak mor şemsiye ve eldivenlerimi
ıslak caddelere aş/eriyor kirpiklerim
beni en iyi onlar anlıyor -su birikintileri-
baba bana biraz cennetten çiçek toplasana
ve biraz melek tüyü
okşayıp gözümün retinalarını
vazolar dolusu ağlamalıyım
çok mu içten gülmüştüm çocukluk ve gençlik resimlerimde
alacağını zalimce, ustaca silip yüzümden
payidar bir hüzün bıraktı zaman
ne güldüysem sonradan hepsi sahte ve yalan
hala uslanmadım
usanmadım da bu çocuk hallerimden
dün doktoruma yine sordum " eee ne zaman gideceğim babamın yanına"
yine aynı yanıt
-tövbe estafirullah deli!
ondan da kestim ümidimi..
bir rüyanın davetlisiyiz seninle
saatimi kurdum yastığın en ıslak köşesine
gözlüğün ve gazeteler
şekersiz kahve -ince belli çay bardağında-
her şey sevdiğin gibi
saçlarımı sarıya boyattım, uzattım dirseklerine kadar
nasıl da muhtaçlar ellerine -çok zavallılar-
baba
o rüyanın kapısında çocukluğum
üşümüş kedi
evsiz kaplumbağa
ayakları kelepçeli kuş
beni ceketinin altına sakla
hiç konuşmam
acıkmam
-ama ölmem de bir daha-
cennetteki çocuklara da masallar anlatıyor musun
kekik kokulu, sim tozlu, şekerden kelimelerle
hani bana dünyada yaşattığın gibi
ilaç kumbarası oluyor küçük kızlar babasız büyüdükçe
ve hala çok kıskanıyorum baba
-mezarlık bekçilerini-
soulmate