1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2026
Okunma

Nefesindi, odamı nilüfer kokusu gibi saran
belki de gecenin bir yarısıydı
zifiri karanlıklarda
boğazıma düğümler atan
gözlerindi penceremi Ay’ın gözlerine prangalayan
soluklarındı aramızdaki ateşi ortaya çıkartan
tenime dokunuşlarındı
sanki lodos rüzgarı gibi esen
yüzündü düşlerimde görmek istediğim tek şey
ellerim ağlamaklı, parmaklarım sana mahkum
seni yazıyordu ilmek ilmek gözyaşlarım
sancıyordu şimdiye kadar hiç sancımayan yüreğim
kirpiklerimin arasına yerleşiyordu yalnızlık
bir zeval geldiğinde başıma
sensizlik korkularım artıyor,
öylece beklemek için susturuyordum kalbimi
yüzünde seyrediyordum alem-i hüznü
koca bir sessizlik yaşıyordu içimdeki sensizlik
sefil kaldırım taşlarını çizerken bakışlarım
bana arkadaş gibi görünüyordu
feri gitmiş sisli sokak lambaları
dört gözle beklerken
kiraz mevsiminin beyaz çiçeklerini
eriyip çamurlara bulaşıyordu
eteğimden dökülen çakıl taşları
gözüme değen her şey
bana yabancılaşırken
içime hüzünle doğan
güneşi uğurluyordum kendimden
sensizlikle boğuşan yürek şehrim
ayazlarda üşürken
bahar gözlerinden dökülüyordu
hazan yağmurları
bir damla yağmura muhtaç iken
yalnızlık sokuluyordu damarlarıma
ben hala bir sarmaşık gibi
dallarına sarılarak uzanıyorken sana
içimdeki sessizliğin vurgunuyla her şafak vakti
hiç alışamadığım, hiç tanımadığım bu izbe şehirde
bir ateş yığıntısının sahilinde
dalga vuran taşlara oturup
sana varmaya çalışıyordum naif soluklarımla
güneş doğup vurdu mu ısısı çatılardaki çiylere
gökyüzünün sancıları değerdi cam göbeği gözlerine
Ve eylül gelip de
hazan düşen şarapla içerken beni
sen diye sızlanır durur
duvarlara vuran siluetim
yavaş yavaş yalnızlığa alışırken gözlerim
uçuramadığımız uçurtmaların kanatlarına yapışırdı
soluklarımla sana gönderdiğim ruhum
ve son bulacak
böyle sensiz sessizce geçen
bu ömür,
bu hayat
bu gözlerim seninle solacak
bu yürek seninle eriyecek
seninle bitecek....
10.10.2014
Bülent ARI/GAZİANTEP
5.0
100% (1)