19
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
1696
Okunma

Yaz Bitti / Murathan Mungan
yazın bittiği her yerde söylenir
söylenmeyen şeyler kalır geriye
ve sonra hiçbir şey olmamış gibi
ağır, usul bir hazırlık başlar
uykuya başlar yeni bir mevsime
orda burda, ev içlerinde, kır kahvelerinde, deniz kenarlarında
incelen yazın akşam esintilerinde
zaman usulca sıyrılır aramızdan
ta içimizde duyarız gelecek günlerin geçmişini
başka ne gelir elimizden
büyük bir uzaklığa gülümseyerek
geçiştiririz ıskaladığımız şeyleri
yatıştırır rüzgarlar
dışavurur içimizdeki lodosu, poyrazı, günbatımlarını
saklar bizi
gözlerimizdeki hüzne "dinginlik" adını verir
"seni iyi gördüm" diyenler
biz de iyi hissederiz kendimizi
elimizden başka ne gelir ki
köşe başları, akşamüstleri, kokular
tozar gider zamanın boşluğunda
karışır anların kuytu belleğine
belki sonraları bir gün
hatırlanır aynı kederle
yazın bittiği her yerde söylenir
söyleyenler inanır gerçekten birşeylerin bittiğine
yaz biter
eskir geceler, serin hüzünlü
yeni mevsime hazırlık ömrün teğel yerleri
bir yanı telaş, bir yanı ürperten yaz sonu ikindileri
çıkarır sizi dalgın derinliğinizden
yaşadığınızı duyarsanız teninizde
bir zamanlar okumuş olduğunuz kitapları özlersiniz
sıcak odaları, beyaz, temiz yastıkları
ahşap pancurları
yaz bitti
bitmeyen şeyler kaldı geride
yaz bitti
yaz bitti
yüksek sesle söylüyorum bunu kendime
her yerde söylendiği gibi
yaz bitti
yaz bitti
hiçbir şey hiçbir şey
hiçbir şey
yalnızca üşüyorum şimdi
Murathan mungan
ışıklarını yaktı hatıralar odası
duvarlara özlemle kalp atışımı yazdım
hatıralar odası,güney kısmında mumlar
kırmızı halılar ve şiir dolu duvarlar
aynı kitaplarımız raflarda tozu duman
aynı sokaklarımız ne mutluydu bir zaman
ilk fotoğraflarımız saklıyorsa nefesi
ilk hediyen kutuda parlak bir kol saati
babamla oynadığım tavlada toprak sesi
ilk şiir defterimde hala o kan lekesi
annemin romanında açıyor beyaz zambak
güvercin dolu balkon,üçe bölünen konak
ve içime hüznünü doldurduğun saatler
okuduğun tek şiir,ağladığın dizeler
Murathan Mungan’dan "Yaz Bitti"nin hüznünü
doldurdun kalbimize dal uçlarından dünü
fakülte bahçesinde yağmuru selamladık
ne çılgındı o yağmur hatıralara daldık
kıpırdamandan öyle duruyorduk yağmurda
gözlerimizde yağmur,yüreğimiz yağmurda
saklambaç oynuyordu yüreğimle gölgeler
hayat ne kısa bir yol,ne uzun oysa günler
balkonda kahvaltıyı selamlayan çiçekler
akşamsefalarını artık görmeyecekler
gördün mü nasıl şarkı makamı bilinmeyen
kayın ağaçlarında gümüş bir ney inleyen
kaybolurken mazide çocukluk yıllarımız
Sokrat’ın sonsuz yüzü altına yazdığımız
antik heykeller gibi bakınca ruhun özü
zırvalardan bir demet gelen o derin sözü
aldın mı almadın mı meçhule yol alırken
kendini tanımayı öğrendin kaktüs,diken
oniki saat önce bir hayalin peşinde
anlamsızca dolaştım Atatürk caddesinde
albümler çerçeveler resimler silindikçe
üç boyutlu bir zaman yağmura dönüştükçe
platin yüreklerin demir çerçevesinde
ey dost hadi bul beni o veda gecesinde
yıllar sonraki çakıl taşlarına ve sana
herşeyi anlattığım bugüne bir baksana
ey dost beni alsana fırlat ki bulutlara
mahşerden düşür beni ver o hatıralara
ben şimdi tozdan zerre zerreden yok olmuşum
başlayan sonsuz kışın içinde kaybolmuşum
bak işte sabah oldu kırlangıç gülüşlerim
kanıyor organlarım çöpe gitti düşlerim
ellerim yok ellerim şiirimde kayboldu
ey gecenin matemi her şey bir bulut oldu
söndür ışıklarını hatıralar odası
kaldırmıyor yüreğim artık bu derin yası
ayşegül aşkım karagöz
rüzgar çanları
kuşları ve kedileri çok seven şair