1
Yorum
3
Beğeni
4,8
Puan
1080
Okunma
Hiç anlatılmazdı eskiden
yaşanırdı sonbahar
bağbozumu asma yaprakları arasında
tabakadan çıkarılan tütün sarılırdı
sevgiliye sarılır gibi
parmaklar arasına
çekilen her nefes ısıtırdı ciğerleri
hazırlanırdı kışa insan
toprağı
kurumuş gazel yaprakları kaplardı
zor gelirdi gurbet
uzaksan sevdalının yüreğine
utanırdı bazen insan
ağaç dallarının çıplaklığına
bozulan kuş yuvalarına
esen rüzgârın üşüten beden uzaklığına
güneş
son can havliyle ısıtırken yeryüzünü
pastırmalar sucuklar duvarlara dizilir
elma armutlar dilimlenip serilirdi dama
ansızın çıkıp gelecek yar gibi
kuruması beklenirdi
ve yeryüzünü ölüm korkusu sarardı
bir daha uyanmayacakmış gibi toprak
yarı aç yarı tok da olsa
umutluydu her can her canlı yarına
gökler
kefeni giyip mateme bürünürken
ağlardı
ıslanırdı ayak bastığın her yer
pikaplar tamir edilip
taş plaklar temizlenirdi uzun kış gecelerine
şaraplar dizilirken aşk kokulu mahzene
oyalı mendil
kanaviçeler gergefte işlenirken
ayazdan ölmezdi hiçbir çocuk
evsiz kul kalmazdı dışarıda
ayıplanırdı konu komşu aç gezen birine
bir lokma ekmek
bir avuç buğday ayrılırdı
sokakta başı boş hayvana
çatıdaki güvercine
pencere önünde kanatlarını çırpan serçeye
hiçbir serçe düşünmezdi
kar yağarken açlıktan öleceğim diye
dökülen bir damlacık göz yaşına
5.0
75% (3)
4.0
25% (1)