0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2956
Okunma
Türkülü mevsimlerin
Yaban kokulu dağlarından geliyorum hancı
Asırlar öncesinden başladı yolculuğum
İçimde buruk bir sancı
Yusuf’un kanlı gömlek kokulu diyarlarından geliyorum hancı
Yüreğimde Züleyha aşkı, ben ise garip bir yabancı
Şarap kokulu mahzenlerinde bir oda ver
Ruhun ötelerinde bir yol bulur belki bu yabancı
İçinde aşklar yaşanmış ter kokuları sinmiş olsun
Çentiklerine sığınıp avunayım yaşanan her aşkın
Duvarlarında çıra isleri olsun
Şehvetli tenlerin terleri koksun odalarda hancı
Geçmişin karanlık sokaklarında iz sürüyor bu yabancı
Adımı sorma hancı ben çoktan unuttum
Kerem de Ferhat de Kamber de
Sen en iyisi geçmişten bir yabancı de
Gözlerimin içine bakma soru sorma hancı
Alnımıza çizilmiş kader çiziklerinde her acı
Dağlarımıza don vurmuş, ovalarımıza bahar gelmez olmuş
Hüzünlü maviler çökmüş gökyüzüne
Güneş neden duvarları ısıtmıyor hancı
Durgun bir bakışın yorgun uzantılarındayım
Heybemize suskun sevdaların ahları yüklenmiş
Kurak yüreğimizin vahalarında yürüyen kervanlar durgun
Sürgün yemişiz karanlıkların yalnızlıklarına hancı
Düşlerimizde çiy gibi düşüyor sinemizin üzerine
Şimdi gözlerinde susuyorum hancı
Asırlık aşk sofralarından bir sofra kur
Gelgitlerimiz dursun yüreklerde
Ağrılı ve sancılı türküler söylensin
Kınalanmış nasırlı ellerde
Bir sofra kur hancı bir sofra kur
İçinde katıksız ekmekler olsun
Gözyaşı dökülmesin üzerine
Asırlık aşklardan çiselenmiş yağmurlar dökülsün
Sevdamızın üzerine temiz çocuk mintanları giydirelim
Bir yatak ser şuraya hancı bir yatak
Üzerine beyaz çarşaflar çek, kirlenmesin
Aşk adına kefenimiz olsun, gözlerimizden yaş dökülmesin