0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
577
Okunma
Gittin...
Bir veda, busesi bile kondurmadan
Basarak yaramın, üstüne gittinya
Benden uzaklara
Boğulası kıyılara
Kahrolmuş şehirlere
Buz kesen iklimlere, habersizce, gittinya
Bir elveda bile demeden
Nasıl yaşadığımı bilmeden
Gülüşünü sığdırdığın o adamın yüzüne
El sürdürdüğün; kıyamadığım tenine
Kirpiklerini öptüğüm, yaşlar indi leb-i lisanıma
Gün ışığı düştü, küserek; gözümün perdesine
Devrilmiş bir ocağın ateşinde
Yandığım sendin, haberin bile olmadan
Gittin; gittin’de kendini kaybettin
Yok olmuş çocukluğun, buhranlı sessi
Vurmuş dibine, goca bir hayat gövdesi
Göklere sığdıramadığım, aşkın katresinde
Kokun işlenmiş, devrilesi boynuma
El çek tabib, elini üstümden
Bırak aksın, kanayan yaram
Belki birgün, olur hesap soran
Şimdi gidiyorsunya git!
Arkana bile bakmadan
Tozu dumana katarak
Aşkı zindana atarak
Yerle bir ettiğin sevdaya, aldanmadan git!
Kapıldığın; o rüzgârların fırtınasında
Yaprak gibi düşerek, dal gibi kırılarak
Yarım yamalak kucaklara git
Zevkin içinde, kendini arayarak
Maziye dalıp, kendinden geçerek
Yaktığın ateşin, atarak çırasını Gittin!
Çok geçmez, bu yangın, sönecek birgün
İşte o zaman küllerinle arayacaksın beni hergün
Git! Gitte, hüzünlü şairler yazsın adını
Aşkı için dağları delen kerem’in aşkın’a
Ona yar olmayan, Aslı’nın ihanetini yazsınlar.
Gittin... Al Git İhanetini!
Modern züppelerin, koynunda tara sevgini
Hüzünlü şairler yazsın, Aslı gibi ihanetini.
Turgay Parlakyıldız
24.08.2014
05:50
Salacak/Kız Kulesi/Üsküdar
5.0
100% (1)