24
Yorum
60
Beğeni
0,0
Puan
2983
Okunma


Ah bir dile gelseydi duvarın iniltisi
İnan ki mahvolurdun ona doğru eğilsen
Hüsranı dağıtmazken sahilin esintisi
O suskun gecelere nasıl katlandım bilsen
Umudu görmeyince martının gagasında
Daraldıkça daraldım gökle denize rağmen
Kanatlanıp uçmuştum yürek kasırgasında
Ne yapsam sormamıştın, âni gidişim neden
Hadi çıldır diyorken sol yanımdaki sancı
Ne ben sende yolcuydum, ne sen bende bir hancı.
Ne karanlık geceymiş, ne sabırlı yıldızlar
Benden de zavallılar, gün yüzü görmek yasak
Yanmayınca ışıklar gurubun içi sızlar
Güneş ağartmış gibi bembeyaz iki şakak
Suya bile küsmüştüm yalan söylemeyince
Okşasaydın saçımı, olur muydu bunca ak
Katılaşmış yüreğin şefkat eylemeyince
Ömrü berdel vermiştim olmasa da sana hak
Toprak toprak diyordu aslına hasret tenim
Müstakbel vuslat için biçilirken kefenim.
Ne kadar uğraştıysam o kadar çok olmadı
Mazlumum… Ruh halime veremiyordum şekil
Mecalsiz ellerimde histen eser kalmadı
Rabb aşkına yaşarken şu cihanda sersefil
Sevimsiz geliyordu aynada kendi resmim
Tenimin rengi bile eskisi gibi değil
Matemli bir sabahta anılıyordu ismim
Mevta olmuşluğuma, gösterilirken delil
Armağanın büyüğü elbette intikalde
Güzel karşılanmaktı gözlerim yumuk halde.
Saçını karıştıran rüzgâr sanmıştın beni
Bedevi çölüne eş yangınlardayken mazin
Yer altında olsam da taze ölüydüm hani
Badem gözlü diyorken, ahvalinde bin hazin
Bir tutam sırma saçın hayalini kurarken
Sarhoş adımlar gibi eğriydi ayak izin
Bak şimdi ne haldeyiz yan yana olmak varken
Yıkılsan da kabrime çözülüp iki dizin
Pişmanlığa binaen gök yarılsa ortadan
Yalvarıp yakarsan da nafile der Yaradan...
20 Ağustos 2012 / NÜS