14
Yorum
39
Beğeni
0,0
Puan
2823
Okunma

yalnızca ikimize ait bir masal vardı Lucien
kapısı alın yazısı tanıyıp açılan...
"Bana dünyadayken en çok neyi sevdiğimi sorarlarsa, onlara seni söyleyeceğim." -City of Angels-
...
ellerin kelebek potasıydı
yüzün çil bahçesi haylaz bir çocuğun
yuvalardın saçlarıma tek günlük ömürleri -dökülürdü kızıl yapraklar gibi
ellerinin geçtiği yerden kırık öyküler
terk edilmiş komşu şatolar gibi susardık
peçelerdi rüzgarla dargın perdeler, sessizce iç çekişimi
dilimin altında kurşun şövalyeler
-seni sevdiğimi söyleyememek-
yarım kalmış bir ısırık yarası
o zamanlar
çocuklar için çalmıyordu sabah ezanında ölüm borazanları
kanlı halılar serilmiyordu kent girişlerine
sakallarını sıvazlamıyordu savaş simsarları keyifle
kurtlar ve çakallar için kurulmuyordu kırmızı örtülü ziyafet sofraları
çengelli iğneler vurulmamıştı kadınların gülüşlerine
ah babasız evlerin ışıkları yağ lambası kadar
umutta ölür fitili bitince
ben hep utandım seni sevdiğimi söylemeye
...........ne vakit dudağım asi gelmek istese kendine
ya bir ambulans
ya cenaze arabası geçerdi gözlerimden
veya bir uçak dalıp güvercin kortejine
bomba ve kuştüyü yağdırırdı -mazlumların üzerine-
bir nehirde boğulurdu sesim
biliyorum
gökten üç elma hiç düşmeyecek
bizim masalımıza
saçlarım ne kadar uzasa aşkla -kilometrelerle yarışıp-
kederli bir makas bilenecek her köşe taşıyla
hangi ülkeye kaçsam, soluk benizli bir pasaportla
alnımdan acı öpecek
-tutuşturup elime sen geçmişimi-
de_soulmate