5
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
1113
Okunma

Bahtıma sürülen karayı
temizleme telaşı benimkisi
acele adımlarla yetişmeye çalıştığım
ve her yakaladığımda
hınca hınç dolu bir belediye otobüsü gibi
hep kapıda kalan, sığışamadığım duraktayım Rüveyde.
Neyle temizleneceğini bulamadığım
her denediğim yürekte biraz daha kirlettiğim
bulaştırdığım oraya buraya
atmaya gücümün yetmediği
zamansız bir deprem ertesinin
kaybolan kızıyım ben Rüveyde..
Bazen bir çocuk esirgeme yurdunda
ranzanın karanlık yastığına gömülmüş
bakıcının bağırma sesini kitlemek için
kulaklarında anahtarı çeviren
gözlerinde anne kokusu
dilinde yavrum nağmeleri
ninnilerin en güzeli
göğsünde bir türlü bırakamadığı hıçkırığıyla
korkularını bir araya getirip
susmayı, susarak ölümüne zikretmeyi Allahı
öğrenmenin kapısından geçmeden daha
hatim indiren benim Rüveyde.
Hangi kara beyazla yan yana kalır ki
zıtlıkların çekimiyle
daha ne kadar biri kirlenirken
diğeri aklanır ki?
Gecelerin kan kırmızısı yüzünü
kim bilebilir benim kadar
ki her hata da biraz daha kızaran yüzü
yıldızların ak’ı ile beyazlatmaya çalışma çabası
ah be Rüveyde
solmak sorun değil dalda
daha baharında ilk dokunuşun
ölmek niye
kime yarar bir gönlün soğuk mezarda
kolları birbirine bağlı prangalarla
yenen bir ömrün ziyankarlığına nekahat..
Kalk Rüveyde kalk
dağların vahşi çiçeği
gidelim buralardan
ulaşılamayan
çaba gösterdikçe kavuşamadığım
boyumu aşan güzellikler yerinde dursun
gidelim ki doğru çizgi bizimle
virajlarda uçurumdan uçmasın.
Ayvazım DENİZ