13
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
1568
Okunma

Kadın belinden düşmek üzere olan eteğini
yumruk yaptığı eliyle yukarıya çekmeye çalıştı
yürüyüşü topuklu ayakkabı giymemesine rağmen
kaldırıma takılıp sendeler gibi
yalpalaya yalpalaya gideceği yerin köşesinde durdu.
Yıkılmak üzere olan bir gecekondu gibi
kirpiği gözlerinin üstünde iğreti dururken
dudakları göstermelik gülüşlerle dişlerini gizliyordu
iyi ki gizliyordu
kadın isterik bir şekilde hayallerini yiyordu.
Elinde bir zamanlar düz, temiz olan
ama şimdi okuyup okuyup buruşturulmaktan
kendini kaybeden bir kağıt vardı
yüreği çığ düşmeden önceki
iğne atsan duyulacak son sessizliğin
ta dibine vurmuştu
ve kadın başını o sessizliğe çok vurmuştu.
Karşısında duran
nice acıların çığlık attığı
Adliye binasının merdivenlerini usul usul çıkarken
kafasında geçmişi kovalamak ister gibi
elini bir zamanlar siyah olan saçlarının
gölgelerine daldırdı
her zamanki gibi başını gururla yukarıya kaldırdı.
Bir yuva daha yılların hazan yiyen tomurcuğu gibi,
vakitsiz açıp don yiyen erik ağacı misali
göstermelik dimdik duruşunu
sıcak gözyaşlarıyla eritmiş
ve başladığı yere çok yakın bir mekana kendini gömüvermişti
Kırmızı cüppeli Hakim alışkın bir ses tonuyla kadına;
boşanmayı kabul ediyormusunuz diye sorunca
kadın bir kez daha soğuk gülüşünü o tarafa boca etti
kabul ediyordu elbette
bir zamanlar bu adamla evlenmeyi kabul ettiği gibi
hiç tereddütsüz
EVET dedi.
Ayvazım DENİZ