6
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
1569
Okunma
En güzel mevsim orda
tanımı yapılmayan iki kelime
sessiz fısıldamalara asılı öz gün
bir kadın ağlarsa
aynaya bakmalı
yağmura serpinen yağmur
bir şiir olur gözlerinde
Lavlara sarılan ellerini öper haziran
son masalcıdan dinlerken yer küre
orada bölünür hafıza
döngüsü kırılır tüm zamanların
Yiğittik aslında
şiirlerin yürek yeme ihtimalini hesaplardık
çocuktuk, sen ben artı o şehir
düşlerimiz rüzgar olurdu uçurtmalarda
En çok ellerime tutsaktın
yaz dönencesi
girdap büyürdü hatırladıkca
hüzün alt yazılı akşamlarda
’ve oradaydın
kirpiklerine sürme çeken kuşlarla
üç amog koşusu
Gölgeler geçti üstümüzden
ağır bir mavi
oturduk sesizce bilinemez bir yere
sonra bir güle su verdik
resmin içine düşen o meryem
papatya saydı orantısız
kadim cesetler geçti üstümüzden
hiçbir canlı dokunamadı sesimize
çocukken çalınmıştı öznemiz
bilinmedi
Kalktık, geceydi
yüzü açılmamış kefenleri yırtarak
biır daha dokunmadık hiç bir tövbeye
Benim yüzüm, artı senin yüzün
su verirken toprağa
ekil dedim sana
o kadar dedim sana
beni sevdikten sonra vejeteryan ol
sonra dokun yağmura
Senin suretin suçüstü
karşı pencere de gülümsyen
Ben diyorum sana diyorum
çık balkona
bütün yıldızları as
uzun bir oratoryo
tek ağlayış yetmez
siyah olmasına
mor bir gecenin
Kopan her kıyamet sonrası - sana diyorum
bileklerine taktığın hayat
son renk - siyahta geçmişe gömülmüş gömüler
şifresidir aşkın
Her cümlenin sonuna bak
hiç kül yağmadı kalbine
ben bir dağın lavında
sana gök kuşağı çizdiysem
dokun.. Anla
CC_
5.0
100% (14)