4
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1204
Okunma
ben sürmesem de merhemini
hayat şifalı düşler bırakmış uykularıma
daha bir az uyanıyor’sam sana budur sebebi
yoksa razıydım bir ömür yangınlarına
keşke böyle olmasaydı diyor bir yanım
güzeldi seni özlemek
belki seni sevmekten daha güzel
ama fazlaca ıslandığım yağmurların
sonbahar yaprakları gibi
sürüklemiş içimden
söküp atmaya kıyamadığım senli izleri
şimdilerde başımı yastığa koyduğumda
uyku ateşli bir sevgili gibi
bana susamış susuzluk gibi
annemin kolları gibi
kundaklıyor koynunda
bir bakıyorum sabah olmuş
ve ben simitçinin yollarını gözlüyorum
her şey öyle normal ki
sanki hiç sevmedim seni
sanki ben değildim bir zamanlar
geceyi gündüze katıp acıyı çoğaltan
oysa odamın duvarları şahittir
uçları körelmiş kalemler
köşe lambamın mutsuz ışığı şahittir
ne çok şiir yazdım sana
seni anlatmayan
sen yoktun ki
ben hep seni bekleyen beni yazdım
anlattıkça acıdım kendime
okşadım saçlarımı
hatta taradım uzun uzun
kenarına resmini iliştirdiğim aynada
seni değil beni gördüm
her gün değişiyordu sima’m
sana benziyordum
mevsimler hızlandı sonra
takvimden dün mü düştü bu gün mü derken
bir sabah gözlerim pembe duvarlara açıldı
oysa hep gri zannederdim
meğer bildiğim pembeymiş
hani çocukken pek sevdiğim pamuk helva rengi
perdeler’imde küçük çiçekler varmış
ve yağmur duralı çok olmuş
simitçinin geçme saati...