3
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1654
Okunma

bakmayın kocaman ellerim olduğuna
ve kocaman bir yüreğim
her defasında adaklara kurban edilen
çobanın bile unuttuğu
sürüdeki tek kınalı kuzuyum
üzerime uzanan ellerde bıçak kokusu
çığlıklar atarak giden kara trenin
kaçak yolcusuyum ben
tek bekleyenim yoksunluğum
dağ bayır yalnızlığa gidiyorum
üvey yüzlü istasyonlardan geçtikçe
umudum savruluyor mendilimden
vagonlarca çoğalıyor yüküm
bitmeyen seferlerde
dirhem dirhem azalıyor ömrüm
sahipsiz ruhum öksüz bekleyişlerden bıkkın
ait olduğum bir yer olmalı
ben de topraktan bir canım
beni de doğuran bir kadın vardı
türkü dilleri süt kokan
başı örtülü elleri şefkat saçan kadın
adı anneydi
benim annem
ah nasıl tütüyor burnumda
senin kızartığın ekmeğin kokusu
ne güzel şeydi seninle açlıklardan dönmek
soğuklarda üşümek
nasıl da severdim senli dünyayı
şimdi yıldızlarım yok anne
izbe köşelerde ışıksızım
keşke kuzum diye okşamasaydın hep başımı
yokluğunda çok kanadım
yadına düştüm anne
ama bekle beni az kaldı
aslında beklediğim sensin ölüm
gelip alsan kollarına
sussa ney
sen geçsen içimden usulca
bitse bu zulüm