19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2104
Okunma

Gece…
Üzerine giydiğin lacivert kumaş kaç metre?
Ya bu dudaklarında ışıldayan peçe?
O korkunç yüzünü saklamaya yetiyor mu sence?
Gece…
Sırnaşıyorsun ruhuma,
Kanıma karışıyorsun her geçen gün, iyice…
Uykularımı da esir aldın
Söylesene;
Seni bıraksam bir dilencinin avuçlarına,
Harcar mı?
Ya da o koca boğazın herkes gibi onu da
Bir çırpıda yutar mı?
Gece…
Seni çalıyorum taş plaklar gibi efkâr nöbetlerinde
Nice on ikiler geçtim ömrün atık birikintilerinde
Geriye akıt zamanı
Külkedisinin camdan pabuçları gibi
Ardımda neleri bıraktım…
Dokunma onlara,
Duvarlarımda vücut bulsunlar kendilerine
Öylece…
Gece…
Yık tabularını,
Rutin olma her seferinde
Eğlenceli olmuyor hayat
Yüzünün ay rengini değiştirmekle
Y e n i a y
İ l k d ö r d ü n
D o l u n a y
S o n d ö r d ü n
İyi de sen bu değişmelerde kendine dair
Ne gördün?
Bir defa olsun seviş güneşle
Yakamoz dans etsin
Okşansın huzur,
Balıkların puldan cennetinde…
Aydınlığından korktuğun her şey ile
Yüzleşsene bir kere
Aldat yıldızları
Güneşin çıldırtan teri ile…
Gece…
Ünsüz ile başlayıp,
Ünlü ile biten hece…
Yum gözlerini,
Günaha batacağım boğazıma kadar
Gönlümce…
Başka bir karanlığa değdirdim diye soluğumu
Yok gücenmece…
Yarın yine seninleyim
Devam edecek bu dönence…
Elif SEZGİN