Ağla,
Ne varsa dök eteğindeki
Hüzünbaz sevişmelerimiz gelsin aklına
Taş olsun otursun içine
Söylediklerin.
Söylemen gerekirken söyleyemediğin
Sustukların gelsin aklına
Taş olsun otursun içine,
Rahatlatmasın seni zaman
Tuz olsun yaralarına,
Çekil köşene
Hıçkırarak ağla.


Sen çok seversin kahveyi
Hele üçü bir arada olursa
Ortak noktamız hani.
İtiraf ediyorum
Sırf sana inat
Şekeri bıraktım.
Kalmadı ağzımın tadı,
Senin de kalmasın
Otur hıçkırarak ağla.

Kandilleri fırsat biliyorum artık,
Cuma akşamlarını iple çekiyorum,
Beddua öğreniyorum, kin biliyorum,
Allah’tan senin için, ne hüzünler diliyorum
Gözünden yaş eksik olmasın,
Mutluluk kapını çalmasın
Sesinle
Hıçkırarak ağla.

Bir de yağmurlu havaları çok seviyorum,
En yakın bankamatiğe
Şemsiyesiz yürümenin tadını,
Tadını bulamıyorum.
Kollarım koluna girdiği kadını arıyor,
Kadını bulamıyorum.
Her güneş batımı
Otogara gidiyorum
Sessizce çöküyorum,
Her gün ağlıyorum.
Ayakkabılarını dilenciye verdim,
Yüzüğünü en çok gittiğimiz göle fırl/attım,
Senden kalan her şeyi dağıttım
Yeter artık ben sıramı savdım,
Sıra sende ağla.

Birtanem sözün yalanmış meğer
Sensiz uykum gelmiyorlara kandım,
Tokanı çıkardığında dökülen saçlara,
Sinirlenince çatılan kaşlara,
Isınamıyorum dediğin kışlara,
Yalvarır gibi bakışlara,
Bakışlardaki yalvarışlara kandım ben.
Tutuştum, yandım, söndüm ben.
Sen ağla.

Bulacaksın öyle mi, mutluluğu bensiz?
Başka diyarlarda,
Başka zamanları kovalayarak,
Sabi duygularımın istismarcısı,
İnsana güvenimi kıran mendebur,
Meymenetsiz.
Her anımı yaşanmamış saydım,
Yeter artık ben sıramı savdım,
Sıra sen de ağla.

Ağla,
Ağla belki yumuşar için,
Belki bir pişmanlık ukdesi açar günahlarında.
Ağla ki beddualarım yeşillensin üzerinde.
Ağla ki anıların kalmasın ben de.

Ağla*