7
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
1661
Okunma

Rüzgarda sallanırım yaşlı kavak misali
Dallarım içe vurur kanatır o yarayı
Hangi aşık istemez güzel biten masalı
İçmeden atıyorum gözlerimle narayı
Suratımda dolaşır hıçkırığın gölgesi
Gönlüme verilirken ayrılığın belgesi.
Dökülür yanağımın nagehan kuşakları
Renkleri karışırken serilirler yerlere
Bir anda bel verirken gönlümün başakları
Paha biçilmez olur dönüşürken zer/lere
Gökkuşağı kıskanır avuçlayıp savursam
Çifte ateş önünde aşk oduna kavursam.
Öyle bir yerdeyim ki önüm arkam karanlık
Başımı kaldırırım yıldızlar dökülürler
Yoktur canın üstünde ondan başka yarenlik
Yağmurla bir olurlar bir anda sökülürler
Islanırım rahmetle yüzüm kendime dönük
Geleceğin ferleri göz bebeğimde sönük.
İçimde derdest olan bir ölüm uykusudur
Beden hasta ruhunu taşımaktan yorgundur
Sahipsiz bırakılan bir aşkın öyküsüdür
Katli vacip görülen yar yürekten sürgündür
Baharda aşka gelen çiçekler duyun beni
Bu aşkla açıp geldim sevin artık bu teni..
Düşsel bir yolculuğu içimde bitirirken
Küçük bir çocuk gibi uykuya hasret kaldım
Çok sevdiğim adamı bu yolda yitirirken
Yeter arzuhalimi Mevlaya çoktan saldım
Hükmü insin başıma her cezaya razıyım
Ayrılan yüreklerin dilde çalan sazıyım.
Ayvazım DENİZ