7
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
1510
Okunma
üzerine kustuğun bir kabusun sonrası şimdi ellerim
dokunaklı şiirler yazamam ki sana, yokluğundan iğrenirsin
vuslat... ellerinin gölgesine yaraştıramadın avuçlarımı
tutamadın verdiğin sözlerin içinde, sana olan meramımı
zamanın zehirli akrebinde dudakların var şimdi
ilerledikçe saniyeleri kanatan, an kaybettiren zamandan
her kaçışımda kendime sığınmalarım bundan
ellerim şimdi küskün çünkü sana
ellerim şimdi herşeyden çok yokluğuna yakışan
hüznü çağıran cellat... bazen bu şehir
uçurum kokan gidişlerin vedasına bir mezar
bir çift kanat bazen bu şehir, ölü kelebeklere savrulan
savrulan ve solan ve yok olan
her güz karmaşasında, gözlerimde vurulan
kabullendim, ki gidilmemiş yolların güzargahı şimdi gözlerin
ayaklarımı sevmeyen adımlarım var giyemediğim
ve bana sağır ve sana ağır ve bize sır olan ne varsa işte orda
sakladığın coğrafyalarında... bir kayıp, bir ayıp gibisin
oysa ben, martıların denize sarıldığı hisle seni sevdim
bu yüzden içim biraz mavi, biraz serin, biraz ellerin
kelebeklerin cennetine baskın yapıyor ayrılıklar, bak
bak ve gör yaşanmamış soğuğun ayazı nasıl olur
gölgenden ürktüğün mevsim bu, avuçlarında soğuyan
vuslat... üşüdükçe hayasız oluyor insan
üzerine ağladığın bir mektup zarfı şimdi yüreğim
okunaklı adresler bırakamam ki sana, yine gidersin