Sana uzaktan bakan gözler,
Hannane’lerin gözyaşlarını tutuşturur Yasmina
Sana tutunamayan rüzgârlar
Ağıtlar yakar ağaç kovuklarında
Sana doğmayan güneşler
Lambada titreyen ateşler misali;
can çekişir akşamın ufuklarında


Sen olmayan gecelerde
Hasrete hüküm giyer cemâline meftûn yıldızlar...
Zîya’sından soyunur ay’ın haleleri
Feryat figan bir huzur dilenir
Mateme sürgün saçlarından
Maviye mendil sermiş bulutlar
Mutluluğun eteklerine dolanır hüzünler
Sevgi dolu resimler yırtılır en orta yerinden




Karıncalar yuvalarına küser,
Bir adım sen değmeyen topraklarda
Yıkılır kumdan kaleleri çocukların
Dalga dalga toprak intiharında
Silinir sahillerden aşıkların kalp resimleri
Şimâlinin elinden zar’a düçar olur kayalar





Boğulur cümlelerde seni yazmayan şiirler
Sen düşmeyen yüreklerden alınır merhâmet
Şefkâtten öksüz kalır yetimlerin saçları
kurşun mertliğine hasret ölür çocuklar




Sen olmazsan tüm ateşleri alınır kâinatın
Dostlukları buz keser soğuklar,
penguenler ölür
Tutsak kalır ötelere martıların bakışları
Hasretler doğar her bir güne,
öteler ölür,
beriler ölür
karşı’lar ölür...





Bilenir iblisin ihânet bıçakları
kesilir en orta yerinden muhabbet...
Cam kenarlarına gözyaşı örgüler teyzeler...
Şeker vermez olur artık ak sakallı dedeler...
Kesilir asırlık ağaçlar kalp kazılı gövdelerinden
çay içemez olur aşıklar...





Lerzan eyler isen kirpiklerini
Renk melekleri ağlaşır ardından...
Nazarından lutfeyleyleme ne olur denizlere
İdâm etme yakamozları kayıkçı küreklerinde
Kıyma geceye, kıyma Yasmina




Hangi yöne ters çevirsen yüzünü
Medeniyetler kavgaya tutuşur
Acil siren sesleri istila eder şehirleri
Sönmez denilen son ocaklarda söner
Sana çıkan yollarda kınalanır eller,
Her lâhzâda bir can düşer toprağa
Sen uğruna
Aşk’sın sen Yasmina





İki sevdalı ırmağın denizlerde vuslatısın
Erişilmez uzaklarımsın beni sende bekleyen
Cırcır böceklerinin geceye serenâtı,
Bülbüllerin sabaha öpücüğüsün sen Yasmina




Neşeye fakir çehreme bir gülümsesen
Yağmurlar şımartır beni Yasmina
Gök kuşağı altından geçer bütün çocuksu hayallerim
Uçurtmaların tellerine iliştiririm zamanı,
Mızıkçılığın kaçı kaç para
sen varsan eğer işin ucunda...
Gizlan gukku oynarız, mevsimler sen ve ben
hep ardından sobeleriz yazları
Bulutlardan yama yaparız güneş’e
Yeterki sadece sen ol,
Sen ol herşey adına yanımda Yasmina





Ben denizine aitsin sen
tadında bende tuzun’da
Ben gülüm gülüşünde ki yâreye merhem
Dudaklarında bir âbî hayatım kainâtı ferini ışıtan
Ben et kemik giymiş bir senim anlasana
Ayaz rüzgârlara teslim oldum sen evveli
Ahirimde ısıtsana tüm benligimi,
beni
Eyy ruhumun ikiz çeşmesi duysana sesimi
hadi el versene yüreğime.
Aşıkınım dokunsana ellerinle





Bakma bana öyle utangaç
Eşik etme göz kapaklarını
Kaldır perdesini gözlerinin
İn en derine
En derinine in gözlerimin
Ayak uçlarınla gezinme yüreğimde.
Bas üstüne ömrümün hep orda kal Yasmina




Savur saçlarını usulca dökülsün dudaklarına
Dudaklarından aşk içmek istiyorum Yasmina
Karanlığa rakkase olsun sokak lambaları
Gölgelerinle sevişsin duvarlar
Kırılgan soluğunla aşk fısılda kulaklarıma





Avuç içlerine sığdır yüzümü sev beni sev Yasmina
Tutuklanmış duygularımı azad et teninde
Hasret sularım dökülsün damla damla yanaklarına
Gök maviliklerine firâr etsin nefeslerimiz




Senden çok şey istiyorum Yasmina
öyle bir sarıl ki bana,
Güneşe ışık saçsın vuslat
Kıyâmet şehâdete ersin gözlerimde,
Mahşer çırılçıplak kalsın, günahlarımdan
Kimseler yanmasın,
Bir ben yanayım Yasmina
Sen diye,
Sen diye yanayım, Yasmina...




Muharrem Küçük