1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1253
Okunma
o geceyi, gözlerinin içinde yağmuru dinleyerek yazacaktım.
sen mutluluktan ağlayacaktın ki,
ben sana susayacaktım…
gelmedin…
—şimdi o yağmur, kim bilir hangi bulutta saklanıyordur—
ucuna kış ayazı ölüler asılmış, kuru dalların sesini dinleyerek
hangi şiirime kalem olsam, rengim baykuşlara gece vardiyası…
kampanalar çalmaya başladı, nerdeyse şafak sökecek derken
öyle karanlık çöker ki birden, hiçbir tarifime sığmaz sancısı…
...,
o geceyi, seninle baş başa yıldızların altında yaşayacaktım.
sen öyle güzel parlayacaktın ki,
ben sana ışık olacaktım…
gelmedin…
—saçın karışmamışsa sakalıma, ölüdür gerçek yüzü gecenin—
rüzgar bile don tutmuş baksana, sallanır mı şimdi salıncaklar
ya bu karanlık nedir böyle, aç kurtlar mı parçaladı yıldızları…
sönerken birer-birer hayal balonları, yüreğim sıkışır cenderede
ve ne kadar hayalet varsa içimde, kırar kapılarımı fırlar dışarı…
...,
o gece, seninle aynı pencere camına alnımı dayayacaktım.
sen buğudan kağıt olacaktın ki,
ben resmini yapacaktım…
gelmedin…
— hedefi ıskalayan zaman, böyle gecelerde parçalar camları—
ama sen o gece iyi ki gelmedin biliyor musun, iyi ki gelmedin
gelsen mutlaka yağmurların yağacak, yıldızların parlayacaktı...
ama zamanın şaşıran rotası, bir punduna getirip canımın içi
bir başka zaman bu şiiri, bana yazdırmasa da sana yazdıracaktı...
Cevat Çeştepe
5.0
100% (7)