7
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
1731
Okunma

Başıma yağan k/arlarla zirveleri zorluyorum
bir zamanlar her telinde yuva yapan serçe ellerin de
terketti çoktan.
Ben seni çok sevmiştim.
Unuttun biliyorum günü parmaklarımızla okşadığımız anları
onlar bile geceyi beklerler yaşanılanı dün yapma çabasıyla
sen unutmuşsun çok mu..
Ama sevgili şunu bil ki
bazen uzun yolculuklara çıkarsın
yanında valizin olmadan
bom boş geceleri sinene sürerek
karanlık bir vagonun kollarında sadece camdan geçip giden
başı zirvelere ulaşan ağaçları izlersin kendinden geçmiş gözlerle
kalbinde ben diye işgal edilen bir bölge olmadan
bilirim öylesine bakarsın geçip gidene
sen alışkınsın
alışkınsın boşluğu gözlerinle doldurmaya
sana sunulan her sevdayı miladı dolmadan soldurmaya.
Sen sevgili
hani bazende susuzluktan yanan koskoca bir ovanın ortasında
kendi başına yapayalnız bir ağaç görürsün ya
işte ben o ağaçlardan biriyim
arada kurdun böceğin uğradığı
ve kuruyan dallarımın arasından yemiş arayan
bulamayınca nasipsizliğimi alıp gidenlerden oldun. .
Keşke, dediğim günleri
çoktan bir serçenin boğazlanması gibi boynundan koparıp attım.
Özgürlüğümün bedelini
sensiz kalarak ödüyorum
borcumun bittiği gün
etrafımda su taşıyan sakileri göreceksin
her birinin boş kalan ellerinde yeni bir fide
yalnızlığımın dibine ekecekler
ve senden kalan ne varsa
hiç yaşanmaması gereken yaşam dilimlerine
rötarsız alıp başını gidecekler.
Bu saatten sonra dönme geriye..
Yalnızlığa alışan ruhum laf kalabalığında boğulur bilirsin.
Ayvazım DENİZ