7
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
2066
Okunma

Öyle ağırım ki kendime
taşıyamıyorum artık.
Soluk soluğa bir aşkın yıkımından son anda kurtuldum
üstüm başım lekeli
bir termal de Afrodit gibi lekelerimden kurtulmam lazım
çirkinim çok
yüreğimde ki yaranın esintisi ciğerlerime üflendikçe
daha da çirkinleşiyorum
nefes almakta zorlanıyorum.
Karanlığım...
Ruhumun ışıklarını söndürdüler.
Zamanın soluksuz kaldığı
kara kara bulutların üstümü örttüğü
yıldızlar geçidinin kenarında kalmışım
gözlerimin telaşı yüzüme yansımış olmalı ki
küçücük ellerim
bir umudun cılız şinanay ışığında ellerini yıkıyor
aşkın arta kalan tortusunu avuçluyor
öbek öbek toprak atıp üstüne örtüyor..
Gitme...Demek için çok geç.
Kal.. Demek için çok erken bir dönme dolaba binmişim
gitme kısmına geldikçe alelacele dönüyorum
kal kısmında soluksuzum bir kez daha
nefes almalıyım hemen devam demek için .
Ayaza kesen günün ilk cemresi bana düştü
örtmeyin üstümü
ilk defa üşümüyorum..
İlk defa son güneşin batışını gözlerimle öldürmek istiyorum.
Kimse bilemez kördüğümleri nasıl ince parmaklarımla çözdüğümü
kimse bilemez sevileni nasıl bu kadar dönülmez yolda üzdüğümü.
Bir ben bilirim
paslı hançeri kaç kere soluna sapladığımı
acı içinde kıvranırken
ve sol elinin parmakları kıvrılırken anıların üstüne
nasıl acımasızca çekip aldığımı
hıçkırırken yavru bir ceylan gibi
’’ bitti’’ yaftasını alnına nasıl utanmadan yapıştırdığımı
bir ben bilirim.
Nedenlerini bir mikroskobun lam/ına koyup
her gözeneğinde ’’oh olsun’’ kısmını nasıl temcit pilavı gibi
pişirip pişirip yesin diye sunduğumu
kusturana kadar boğazını sıkıp
seviyorum demesini
sadece ben bilirim.
Yüreğinde ki sevdayla kucak kucağa öldü dediler.
Nasıl öldüğü ona kalmış
ama
bir ölümü ne renge boyayacağımı
ben bilirim
çünkü onu seven benim..
Ayvazım DENİZ
5.0
100% (23)