12
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
2802
Okunma

Rüzgarın önüne katıp getirdiği adam
hangi soğuk iklimler sineni dağladı böyle
gözlerinde üzüm karası bir yalnızlık türküsü
debelenip durursun geçmişle gelecek arasında ki sırat köprüsünde
koptu kopacak kıyametin.
Rüzgarın oğluydun sen
esip dururdun ıssız dağ başlarında
hangi boran da doğdun ki
annen seni savurup sahipsiz ellere günah diye ekti
büyüdükçe kahrolası bir yağmur damlası olup
sessiz geceler de gözden aktın
hem kendini hem sevdayı yaktın.
Örtündüğün o karanlık duygular değil mi
seni ayaz da çırılçıplak bırakan
al yüreğimi ört üstüne üşütme sakın.
Her duygu üşüdüğünde düşmez mi yokluğun alevli yalnızlığına
ateş böceğidir halbuki düştüğün yerde parlayan aydınlık
ısıtmaz seni donarsın.
Hadi otur gölgeme bir ninni söyleyeceğim sana
yum gözlerini
senden alınan ne varsa ben ekeceğim yüreğine
nadasa bırakılan duyguların yeniden çiçeklensin diye
ağlayan çocukluğun, uykulu gözleriyle aşka doysun diye..
Acıları büyüttüğün o izbe köşelerden çıkıp uzat elini
yabani bir sarmaşık gibi saracağım gözlerini
bir beni bir seni göreceksin
hayata bıraktığın yerden sımsıkı sarılacaksın
umut etmediğin kadar sevdaya kanacaksın
korkma her seven gibi hak ettiğin kadar yanacaksın.
Sana sevda sözü değil
düştüğün yerde elini tutma söz veriyorum
ağlaman için omuzumu
gülmen için dudağımı
ölmen için yüreğimi.
Esebildiğin kadar yaşarsın rüzgarın oğlu
yağmur başlayınca peşinden
sinersin yine içine korkma.
Ayvazım DENİZ
5.0
100% (19)