6
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1972
Okunma

yok izahım
tarifim yok mirim...
ağrılı bir ruhun yanında
sancılı bir beden güderim.
her hücrem farklı yöne göç eder
beynimde alaca kuşlar,
dolanır durur ölü şehirlerimde.
mevsimler kavrulmuş
bahçem perişan
yapraklarsa dal terekesinde
göz hizan kadar yakın seyrettiğin
alnımın hikayesidir bu mirim...
kaçıncı ölüm bu
bu kaçıncı çıldırışım
akıl suya düşeli mirim
bulandı yaldızlı göğe bakışım
elimde bir kuş yüreği var şimdilerde
dolandırır dururum
hangi toprak temiz
hangi gökyüzü ayandır bilmem
güvenmedim ben kimseye mirim
dönmedim sözümden
vazgeçmedim hiç.
ve açmadım sızımı ulu orta
bundandır susuşum
esnemek ne haddime
kırılan beldir mirim
bu yüzden kavi değildir duruşum
siyaha bulanmışız baştan aşağı
kederler cömertkar
esirgemedi hüznünü hayat bizden...
ceplerime sığmadı çocukluk hayallerim
saldım gitti ucunu mirim.
herşeyi koydum şu yana
sol yanımsa hala burada...
saymadım geçen yılları,
bakmadım takvimlere.
şimdilerde;
yer çekimi davet ediyor beni
seyirdeyim mirim,
seyirdeyim ahvalimi...
ve ben,
ZARİFÇE ÖLMELİYİM şimdi
son sözüme kulak ver ,
son sızıma şahit ol ki:
ben onu evladiyelik sevmiştim mirim
evladiyelik sevmiştim...
AYŞE IŞIK UYANIK
21 ŞUBAT 2014
5.0
100% (8)