1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2562
Okunma

doğum sancısında gün
tan ağarmak üzere
yine aydınlanacak evren
kararan ruhuma inat
böylesi bir sabahta
aheste adımlarla dalgın bir adam
yürüyordu tek başına sahilde
belli ki acı çekiyordu
kimsenin umurunda olmasa bile
tesellisiydi sanki martıların kanat sesleri
unutmak istediklerine inat
yine de gitmiyordu
ne gözlerinden ne de beyninden
yaşanmışlıkları
bu yolda el ele sarmaş dolaş
gezdiği canım dediği canı
istem dışı bir ah çekişle
dolmuştu içine iyot kokusu
elleri üşümüş kızarmıştı yüzü
utançtan değil sabahın soğuğuydu
ürperten içini titreten
sebepsiz gitmelerin ne ilki ne de sonuncusuydu
biliyordu bunu kendince
rüzgar affetse de
dal kırılmıştı bir kere
affeder miydi
dünsüz bugün, bugünsüz yarın
yaşanır mıydı onsuz ve yalnız
kayboldu inancım aşka ve sevgiye
yerine getirilmeyen sözlere
anlamaz halden yosun tutmuş yürek
dil böyle söylese de
unutulmuyor o vefasız
anlıyorsun
onunla varlığını kaybettiğinde onu
gerisinin bir hiç olduğunu
bir günün tan vaktinde...
Refik
16.02.2014
İstanbul
5.0
100% (1)