13
Yorum
36
Beğeni
0,0
Puan
1746
Okunma

dökülüyoruz sulardan
mevsim bataklık mevsimi
ayak tırnağımızdan saçımızın teline çamur
yuvarlanıyoruz boşluklarda
gözbebeklerimiz ki! onlar yağmur ormanları
çürüyen sümbüllerden, güneşin ıslak kolları kadar suçlu
gayrı dikiş tutmaz bu habis yaralar
fecrin gerisinde batık hayaller
yeraltı şehirlerinde gölge savaşları
bin kez vurdular su kuşlarını, gök usandı, toprak utandı
duyduğumuz çığlık şeytan hapşırması
ve yüzümüze sıçrayan bu kan
ah!...
ninnileniyoruz
uğursuz vakitlerin kucağında
yolumuz feryat figan, kalbimiz kör topal
sen beni öteliyorsun, ben seni, biz olamadan
öfke çoğaltıyor sıkışan kaburgalarımız
kasırga süngüsü kirpiklerimiz
sessizlik sağıltıyor dillerimiz
gayrı güneş çekilecek doğduğu sabahlardan
savrulacak günah çiçekleri evrenin bilinmez koylarına
sökün sökün göç yolunda kanatsız ruhlar
yolunacak saçlar, soyulacak hücrelerden tensel sızılar
bilin ki! yokluğun ötesinde cennettin ırmakları
tanrının ışığı silinecek asumandan
fantastik avuntuların uzağında korkunun tiz çığlığı
fonda melek duaları olsa da faydasız
uçurum ağzı, her yolun sonu
bahçelerinde ateş kuşları
yedi kat yerin dibinde cehennem sarayları
alevle palazlanan gök, turuncu güneşlere gebe
is bulutlarının gözlerinden fışkıracak külden nehirler
sonsuz bir acının alâmeti parlayacak
siyahı alınlarımızda
mahşerin dört atlısı-
koşturacak cisimsiz adımlarımızı
ve cehennem süvarileri toplayacak kopan başlarımızı
nâr-ı şelalelerden saçılacak kıvılcım gülleri
sallanacak kalplerimiz boşluğun zifiri aynasında
ölüm üstüne ölüm muştulayacak
alev püskürten zebâniler
.........
yine -
de son bulacak sonsuzluk
bitimsiz bir aşkla uyanacak gönüller
gök uzaklaşacak yelkıran gecelerinden
yıldız yıldız yağacak karlar
ve
bir değil, beş değil, on değil sonsuz ışıkla...
nurâni bir serinlik hohlayacak puslu dünyamızı
tanrının sesi son kez yıkayacak günahkar ruhlarımızı
dudaklarımız sımsıkı göğün göğsüne asılmışken...