1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1531
Okunma

Boynu bükük bir rüzgar esti yüreğimden
Dertlerle dolu olduğunu anladı, sessizliğinden
’’Misafir üstüne misafir olmaz’’ dedi.
Sessiz sessiz adımlarla uzaklaştı yüreğimden
Kuru bir yaprağa rastladı az ileride
Usul usul yanına vardı ve sustu
Dinlemek istedi kırgınlığını, yaralarından
Konuşmak istemedi,
Suskunluğu ile yetindi.
Sararmıştı, hüzünlüydü,
Kırık hayallerle doluydu,
Yalnızlığa terk edilmişti.
Yarinden ayrı düşmüştü
Bir damla suya hasret kalmıştı.
Vahanın içinde seraplar görmüştü
Uçsuz bucaksız deryanın içindeydi;
Lakin çöl ateşiyle kavrulmuştu.
Ayrı kalmıştı diyarından
Yalnızlıkla sırdaş olmuştu, suskunluğundan
Gökyüzünü saran karanlık olmuştu, karamsarlığından
Biçare gönül, susmuştu.
Lal olmuştu fecrden
Gölgelerin yok oluşuna kadar.
Harabeye dönmüş bir ev gibiydi
Rengi solmuş, karanlığa düşmüştü
Dört bir yandan bedenini yaralar sarmıştı.
Oluk oluk kan damlaları damlamıştı
Gördü ve işitti.
Suskundu kuru yaprak.
Ve suskunluğun acısını anlamıştı rüzgar.
Buradan da ayrıldı usul usul esen rüzgar
Kanadı kırık bir güvercine rastladı az ötede
İlişti usulca yanına, umudu gördü kanadında
Sabah gelen ilk aydınlıklarla görülürdü gökyüzünde
Durmak bilmeden kanat çırpardı, umuda giden yolda
Mutluluk arardı, konduğu her pencere kenarında
Derken bir diğer pencereden bir diğer pencereye
Umut için, mutluluk için kanat çırpardı.
Ve her konduğu pencereden kovulurdu. yalnızlığa...
Terk edilirdi, gökyüzünün gözyaşlarına.
Korkuyla, hüzünle ıslanırdı yüreği
Ansızın dökülüverir gözyaşı
Kanat çırpamaz artık, başlamıştı çığlığı
Kovulduğu her pencerede kanat çırpardı garibim
Kanadını kırmış oturuyordu
Ve haykırıyordu.
Haykırışı kanadının acısına değildir
Umuduna, yarınına, mutluluğuna....
Sevdalısına ulaşamaması içindir.
Ve umudun, mutluluğun acısını anlamıştı rüzgar.
Buradan da ayrıldı usul usul esen rüzgar
Susmuştu rüzgar, usul usul eserken
Bir yol çizdi kendine, giderken
Gitmek varmış, gitmek.
Yalnız bırakıp gitmek varmış...
İbrahim Halil ÖZLÜ