Seninlehiç oturmadık seninle, deniz kıyısında bir yerde göz göze bakışmadık,ellerimizi tutmadık martılar alçalıp yükselirken denize öpüşürken nazla sallanan iki tekne güneş dönerken yuvasına, dağların arasından dönmedik birbirimize, kayalara çarpan dalgalar gibi gidip te ileri, geri insanlar uzaklaşırken birbirinden yaklaşmadık! nasıl konuşmadık, konuşamadık Irakta Suriyede öldürülürken insanlar ırzına geçilirken kadınlığın daha sıkı sarılıp insanlığımıza bu kadar da olmaz, dur diyemedik dizildi ölü çocuklar yan yana sanki suçlu onlar gibi zehirlendiler salin gazı mı ne haltsa ülkemizden yollanmış biz görmedik, göremedik! bir araya gelsek konuşurduk bilirim benim söyleyemediğimi sen dillendirirdin aynı kalple yaşardık ben susarsam sen de susardın ama susamazdık ayakkabı kutularına, dolarlara masumluk karinesi der acıyla gülerdik küfreder gibi çokluğuna pisliklerin nereye el atılsa dökülüyor derdik geri çekilemez rezillik! el ele tutuşup çocuklar gibi koşmadık seninle iki kıyısı ağaçlık bir yolda minik taşlar atamadık birbirimize binmedik aynı salıncağa uzaktan izlemekle yetindik bir nehir akıp gitti ömrümüz ne var ne yok çer-çöpü sürükleyerek elimiz böğrümüzde kaldık dünya bildiğini okudu yine üstünde gezindiler,tepindiler,öldürdüler,sevdiler doğdular! 24. 12. 2013 / Nazik Gülünay |
ve..
Kimisi ödül alırken, kimisi avucunu yalar...
Dürüst yaşayanların ödülü en sonda...