0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1079
Okunma

Avuçlarımdan hicret etti gözyaşlarım
Tarihine ağladı melek analar
Kınalı kuzularına şarapnel saplandığında
Bir sündüs kopartılmıştı artık
Kabusların emzirildiği gecelerde
Küflü ekmeği bulamadan sabahlamışlardı oysa
İhtiras yüklü bulut gibiydiler
Kainat gözüne bir fotoğraf yollamışlardı
İnancın çevik siperlerinden
Ateş böcekleri imrenmişti onlara
Etrafındaki nur halelerini gördükçe
Serdiler yeryüzüne güneş tılsımını
Sarı cepkenli günebakan mahşerinde
Şanlı tarihe tırmanıyor örümcekler
Nal sesleri duyulmuyor artık
Marmara hıçkırıyor Eyüp nefesiyle
Kıyamet, kirpiklerini oynatıyor sandık
Vatan kalbi değirmen taşı gibi
Bir mevziden diğerine kanatlanırcasına
Okyanusların özlediği kadar varmış
İpeksi taneler dökülüyor ceriha’ndan
Kaderin baş koyduğu mert sayfaya
Düğümler çözüldü taze bedenler yorulduğunda
Dibi görünmeyen kuyuya düşmez mermimiz
Bin celse de olsa bırakmadılar bu coğrafyayı
Vesikalık korsanlar üşüşse de üzerimize
Ciğerdeki paslı mızraklar söküldü artık
Yeni düşten uyanan akbabalar
Döküldüler iştahlı ateşe
Döküldü yılanların su içtiği kırba
Çöl gibi yıkıldılar hiçlik kabilesine
Bakışların namlusu firar ederken
Tekbir nidaları gölgeleri barıştırıyordu
Kırbaç vurulur mu kubbe güvercinlerine!
El sürülür mü bayramın ak taylarına?
Cennet sütünü tatmışçasına
Ukba tebeşirleri yazdı isimlerini
Silinmeyecek destanın bamteline
Gürsel ÇOPUR
5.0
100% (2)