18
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
2954
Okunma

ferhat dağlarında kar var,boran var
ayak altında kalmış kardelen
çiğneyen var, ezen var
sızlıyor yaralarım
kan sızıyor ufuktan
soran mahpusta yatar
çare kilitli sandıkta
bantlanmış gören gözler
yağmalanmış akıl var!
ayakta durmaya çalışıyorum
kökü kazınmaya çalışılan ağaçlar gibi
farketmez Gülhane parkı olmam
ya da gezi parkında bir fidan
dumanları savarım da başımdan
vatana ihaneti süremem ki yurdumdan!
daha sıkı alır silâhı omzuna mehmet
sıradağlarında türkü yakan çoban
yankısı köyden köye duyulur
ezanla varır selâmı
Ayşe’ye Ali’nin
bütün tomurcukları patlar yaban kirazlarının
doğunun eli kana bulanır
gözleri kara karadır kızanın
silâhlar patlar, taşlar atılır, kepenkler kapatılır
kim kimin ölüsüdür?
diri kimin?
sahte midir mezarlık?
dirliksizliğin bezleri asılır bayrak bayrak
mezarlarda ismi türkken
ayrılır harfler
bir direk ikilenir
sahi kimin işine yarar, ayrılması kentlerin?
kazandırmaya emperyalizmi
kimin göğsünde madalyadır?
düğün kadar ağrı var Ferhat dağlarında
doğan kadar ölen
cumartesi anneleri kadar k’ayıp
zindanlardaki kadar tutsak
bir yurt, vatan var!
yavaş yavaş ele verir kendini
sinsice kurulan tuzakların
izleri belirir de!
8. 12. 2013 / Nazik Gülünay