(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Vav olmak; yaratılış gayemizi anlamak demek. Vav olmak; nefsin ve şeytanın karşısına elif olup dikilmek demek. Vav olmak; nefsin kibrini yenip, secde de sırtını yere vurmak demek. Vav olmak; insanın kendisini keşfetmesi demek. Vav olmak; kimilerinin pişmanlıkla vav olduğu gün, evvelde vav olmanın sevinciyle elif olmak demek. Hasılı vav olmak; hayatın özüne inmek demek, her şey demek.
Herkes bir gün vav olacak. Bahtiyar olanlar; daha bu dünyada iken gönül hoşluğu ile seve seve olurken, küfürde, kibirde, isyanda ısrar edenler ise; kabirde, ahirde pişmanlıklarından mecburen vav olacaklar ama ne çare.
Ziya hocam son şiirlerinizde gerek konu seçimi gerek şiir türünde hayli seçici olduğunuzu görüyoruz. Oku unut değil de tekrar tekrar oku ibret al diyor kaleminiz çok güzeldi bütün harflerin manasını seri olarak okumamız dileğimle saygılar selamlar .
bu siire nasiol yorum yaparim düsündüm durdum lakin lal oldu dilim siir diliyle nasihartti cok anlamliydi cok basariliydi günümün siiriydi hocam ömrünüze bereket kaleminze kuvvet...
Ünlü olmak, göz oyan avda değil Eğ başın; Vâv gibi ol, Hakk’a eğil Kulluğun adresi boş savda değil Bükülen her dize berk saldı Elif.
Evet gurura kibire eğilip köleleşenler bir lahsa düşünseler evvelimizin bir damla su ahirimizin de bir leş olduğunu anlarlardı hırsla bakan kör gözler başkalarını hep küçük görür .yüreğine sağlık ders çıkarılacak sözlervar kutlarım Selamlarımla A.EO
Son kıtada "ünlü olmak" tasavvufta üstüne basa basa anlatılır ün, şöhret insanı helake götürür tehlikelidir diye... Çünkü; öyle insanlar var ki, şöhret için namaz kılar desinler diye o vav halini alır... Amma gafildir ki, şöhret şeytanın taktığı yulardır...Kim şeytanın o yularına takılırsa, doğru onun yanına gider...
Bizim bildiğimiz vefa, gaflet uykularından uyanmaktır... Doğarken vav gibiydik, insan yaşlanır beli bükülür yine vav halini alır...Ve büküldükce belimiz, gözlerde gideceği yere toprağa bakar aslında ... Sancımız var içimizde o sancı ki bizi dosttan ayırmaz...Hakkıyla vav olana ...Yazana, yazdırana selamlar, saygılar üstadım...
İnsan vav şeklinde doğar, bir ara doğrulunca kendini elif sanır
İnsan iki büklüm yaşar, oysa en doğru olduğu gün ölmüştür.
Kulluğun manası vavdadır, elif uluhiyetin ve ehadiyetin simgesidir.
O yüzden Lafz-ı ilahi elifle başlar. Elif kainatın anahtarıdır, vav kainattır.
Rabbi vav gibi mütevazı olsun ister kulları.
Musa dal olmuştur ama Firavunun gözü Elifte kalmıştır.
İbrahim ateşte vavdır, Nemrut bizzat ateşe odun.
Yunus, vav olup balığın karnında anca kurtarmıştır kendini.
İnsan iki büklüm olunca rahat eder ana karnında.
Boylu boyunca uzansa da kim rahattır mezarında?
Vavın elifle münasebeti ne kadar iyiyse, kainatın dengeside o kadar düzgündür.
Kim kimi hatırlarsa evvel o ona koşar.
Kainatta tüm cisimler boşlukta dönerken insan belki o yüzden boşlukta kalmamış, Rabbi onu imanla doldurmuştur.
Evvelde eliftir, bir ilahi nefesle ahirde vav olur kainat.
Manayı bilmeyenler vav diyemez vav derler.. Buna anlamca vaveyla denir. Yani vav olamadıkları için feryad edenlerin halidir.
Elif bir ağaç ve insan onun dalıdır. Azrail budadıkça nefesleri daha gür çıkar sesleri.
Herbiri Dal olur ve o ağaçtan beslenir. Vav olur o ağacın gölgesine sığınır. Ve ALLAH insana seslenir, peygamber eliyle ulaşan mesajı hem dal hem vav ol der insana.
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. İyiliği emrederler; kötülüğe engel olurlar. Namaz kılarlar, zekat verirler. ALLAH’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara ALLAH rahmet edecektir. ALLAH şüphesiz güçlüdür, hakimdir.”
Başkasının önünde eğilmek ne zordur. Birilerinin emri altına girmek ne ağırdır. Krallara boyun eğmemiş insan görmediği bir varlığa mı itaat edecektir?
İnsan kendinin bile farkında değildir iki lam birbirine sarılıp kainatı ayakta tutan sütunlar gibi durmuştur elifin ardında, kainatın gezegenleri yuvarlanıp son harf misali peşinden giderken, insan yolculukta geri kalmanın acısını ne zaman anlayacaktır. Zordadır sığınacak yeri yoktur. Evrene ve seslere kulak verenler duyar yeniden o kutlu çağrıyı;
“Sabır ve namazla ALLAH’tan yardım isteyin. Rablerine kavuşacak ve O’na döneceklerini umanlar ve ALLAH’a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir”
Sonra çağırır insanı, belki cennet kokusunu duyurmak içindir bu davet, belki kendi yanına çağırıyordur.
İşte o ayet: “Secde et, yaklaş!”
Eğil ve ben senin başını göklere erdireyim, yıldızları ayağına sereyim, sana gezmekle bitiremeyeceğin cennetler, sayamayacağın nimetler vereyim demektir bu.
Secde et, vav ol, vay dememek için la şey olan insan herşey demek olan Rabbinin önünde…
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.