23
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
3297
Okunma

Vurulur uçtuğu gün
kanadından.
Şehla sabah ile
göçebe akşam...
Hız yapar
ensede toprak.
Teselli verir
gün geceye.
Ürperir;
Peygamber nefesinde
sökülen duyarlılıklar.
Yıpranır sözcükler.
Damla damla
var oluşlar damlar.
Kökünde hayat olan
ölüm sarnıcına.
Düşer gökten
bir avuç bilye.
Döner kör labirentte
renk tayflı plak.
Duran saatin önünde
son kez haczedilir aşk.
Bir ucu sonsuzluk
bir ucu sessizlik
bu uçurumun...
Başlar solmaya fotoğraflar
Asılır ince bir ipe
naklen yayında ışık...
Çalar iç seste
kırık dökük bir radyo.
Kısa dalgada yalnızlık.
Sonu belli bu dramın.
Nereye baksan
çıkmaz sokak Kasım.
Bitmek bilmez uçurumda
yokuş olur Aralık...
Gül damlatır teselli
güvercin gözünde
aydınlanır sabır.
Diz çöker umut
bir avcının yüreğine
Vurulur hepsi
O’na tutunanların.
Yansır şafağın göz bebeğine
yaldız çarıklı tan.
Gece yarısı festivaline
yaklaşır adımların nöbeti.
Her çizgi duvar kesilir.
Yuva kurar
omuz başına güvercin.
Acıyı sevince birleştirir.
Sallanır güneş salıncağında
içi geçmiş zaman...
Ferda Özsoy
5.0
100% (20)