9
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
2228
Okunma

Aşk; engel tanımaz sel, korda yanmaya niyet
Hicran; kalbe yük bedel, ödenmesi zor diyet
Aşk; gezegenden fîrar, ufka doğru yülseliş
Hicran; hadsiz intizâr, gam yükünü yükleniş.
Aşk; maşuğun dilinde tahta dâvetkâr ricâ
Hicran; zâlim elinde cehenneme ilticâ.
Aşk; dilin avucunda anlamlı asil hece
Hicran; namlu ucunda can veren mehtap, gece...
Aşk; tutulmayan tövbe, tekrara gebe günah
Hicran; kadere "vay be!", şakakta hazır silah.
Aşk; küle baş kaldıran, sönmeyen harlı alev
Hicran; kalbe saldıran yedi başlı koca dev
Aşk; benlikte kaybolup, yokta yine var olmak
Hicran; günbegün solup, yaşamaktan yorulmak.
Aşk; karanlık dehlizde yönü gösteren kandil
Hicran; gamlı genizde gözyaşı silen mendil
Aşk; hayatın anlamı, hardan beslenen umut
Hicran; sabrın selamı, güneşe gölge bulut
Aşk; mâhiyeti meçhul, sihirli, gizemli hap
Hicran; geçmez akçe, pul; keder...azap...ızdırap
Aşk; hedef tahtasında onikiden isabet
Hicran; yaz ortasında fırtına, kar, musibet.
Aşk; sevinçle el çırpmak; mutluluk yayan nida
Hicran; derde göz kırpmak; tebessüme elveda
Aşk; "bende ben"i bulup sırrın odunda pişmek
Hicran; yolda yorulup, cellat ile öpüşmek
Aşk; yakut, mercan, inci; nadide bir kristal
Hicran; dinmeyen sancı; elde kalan çürük dal
Aşk; dîvane gezdiren, coşkun akan şelale
Hicran; candan bezdiren, dermanı yok havale
Aşk; gülzârda açan gül; lale, nergis, yasemin
Hicran; zâr eden bülbül; baykuşa muhkem zemin.
Aşk; renklerin pembesi, gökyüzünün mavisi
Hicran; çin işkencesi, cezanın en kavisi.
Aşk; tasviri imkânsız, tarifsiz mutluluk, haz
Hicran; bir dev; iz’ansız; maşuk üstünde enkaz.
Aşk; ufkun ötesine kanat çırpan nazlı kuş
Hicran; gün ertesine dâim hazır sarp yokuş
Aşk; Âdem’e imtiyaz, baht ile şartlı barış
Hicran; Hakk’tan tek niyâz; hep "yâr" deyip yakarış.
Aşk, gâh dilde Enel Hakk, gâh dosta Şeb-î Arus
Hicran; en çıkmaz sokak, rüya içinde kâbus
Aşk; Mevlânâ’da gür ses; naçara çağrı, davet
Hicran; tende dar kafes; yalnızlık ile halvet
.
Aşk; kırda "sarı çiçek"; Yunus ile dertleşen
Hicran; gam için ölçek; an be an cömertleşen
Aşk; Züleyha’da hata, Yusuf’un alnında nûr
Hicran; yol bekler rota; yer ile yeksan gurûr
Aşk; Eşref-i Mahlûk’a Hakk’ın katından ikram
Hicran; kalbe falaka ve ölmek...gram gram...
.
Vuslat; hesaptan önce müjdeler veren îmâ
Vuslat; kabre girince tebessüm eden simâ
Vuslat; limana varış, kalmamak muallakta
Vuslat; baht ile barış, acılara son nokta.
Vuslat; Hakk’ın önünde sevince sebep artı
Vuslat; hesap gününde sevaba yenik tartı
Vuslat; duaya "evet", payitahta kuruluş
Vuslat; özlenen davet, beklemekten kurtuluş
Vuslat; Resûl’ün eli, meclisine liyakat
Vuslat; sabrın bedeli, mükâfatı; hem kat kat
Vuslat; susuz, yanarken, kevserden içip kanmak
Vuslat; düşte anarken, Dost yanında uyanmak
Vuslat; huzura dalış, Muhammed(SAV) ile sohbet
Vuslat; Firdevs’te kalış; sürekli...ilelebet!
Vuslat, sırat ötesi, muştuya mahsus kelam
VUSLAT;
Rabbinin sesi;
HOŞGELDİNİZ!..
VESSELAM.
Mecit Aktürk