10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2074
Okunma

Koyu çamura boyasam şu solucan suratlarınızı
Nefretimi vasiyet senedi sanıp yersiniz birbirinizi
Ölümü seçmiş birine gülüyorsunuz
İşte sizin beyniniz bir bok çuvalı gibi yetim
Üzülüyorum sizin için! Sakın üzülmeyin bana!
Geçsem köprüden! Yapacaklarım hazır size!
Hayır, duası istemiyorum! Pis ucubeler!
Taze sıçan boku ezilmiş fındık ezmesi ister misiniz?
Ruhlarınızdan iki işi gelecek bu gece
Dans edeceğim içinizden biriyle
Katilim olacaksınız beklemeyin işaretimi
Gün batım takıyorum yakama
Mor ince kumaştan
Saçlarımda iki bebek ölüsü
Gözlerim deniz mavisi-sevdalısıyım ben o denizin
Külümü orada savurun benim
Yanaklarım ağustos böceklerinden ışık saçıyor
Ben, ölümüne dans eden piç bir çingene
Söndüremem ışığını düşsüzlerin
Ah bir türlü sevdiremedim kendimi sizlere
Hapishanelerde koşullar kötü olunca mahkûmlar
İsyan çıkarır!
Hiç sordunuz mu kendinize neden isyan çıkar hapishanelerde?
Tepkilerini duyurabilmek, insanca yaşayabilmek için!
Mahkûm dahi olsa!
Bir kadın bu denli nefret kusuyorsa!
Bir nedeni vardır!
Cevabı bulmak için kendinize sorun?
Ben aynadaki öteki yüzünüzüm unuttunuz mu?
Bu ocak ayı hep düşündürmüştür beni...
Yabancısıyım ben sizlerin...