15
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
3088
Okunma

Yüzündeki hüzün de nedir böyle
Cihana bedel gamze yanaklı iken
Şu yaşına kadar, yetmez mi çile
Gözlerim yolda, gelmeni beklerken.
Dipsiz kuyular kazdım ben yokluğunda
Üfül üfül esersin diye kuyunun ağzına
Başımı koymuşum senin sevda kapına
Sızan inci damlalar, derya olurken.
Haykır ki aşkını, şaha kalksın asker
Bir ben kaldım, âlemde sana nefer
Kayaları delmişim kanasa da eller
Küheylan gibi çatlarcasına koşarken.
Ey benim Kayıp Gülüm, meleğim
Azap ikliminden kurtaran yiğidim
Şanındır affetmek senin, bilirim
Çağır beni, o gül kokunu saçarken.
Garibim, kimsesizim, biçareyim burada
Kapanmaz yaram, artarken yokluğunda
Sıcak bir nefes üfle doğ yeniden ruhuma
Bana da merhamet diye adını zikrederken.
Hem sorularım hem cevaplarımsın
Yorgun savaşçı gibi aşkına dalmışım
Çöken sisleri o isminle dağıtmışım
Bir ziyafet sofrasında seni ararken.
Yollar kayboldu gidişinle Kayıp Gül’üm
Sensiz boynum hep böyle iki büklüm
Ne getirdin diye sorarsan ahu gözlüm
Varlığımla seni dört gözle beklerken.
Yağmurun sesi kesik, denizin rengi yok
Rüzgâr yönünü değiştirmiş haberi yok
Azalarım bihaber, kesseler acısı yok
Sunulan şarabı, çekinmeden içerken.
Benim yolum Sevda yolu, sokağım sen
Geceler bitmiyor, uzun, inan bir bilsen
Efkar basmış sineleri perde ötesinden
Gül kokunun hayalini her yerde ararken.
Gel gecenin karanlığında, sessizce
Lerzeye geliversin odam, gelişinle
Dağlat sineleri ki o enfes nefesinle
Kayıp Gül’üm, seni yeniden anarken.
Murat AYDIN
01.Kasım.2013-Bursa
5.0
100% (28)