14
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
1547
Okunma

Dar sokakların loşluğu dokunur
Vücutsal iklimine
Çepeçevre bir yalnızlığa sarınır bedenin
Rezonans aralıklara sokulsa da ruhani tarafın
Sığındığın aynı dökülen yalanlar farklıdır gözlerinden
Karartma gecesinde yıkanır bedenin
Ölüm çığlıkları dökülür oracığa
Mayasız tutunur belleklere tohumlar
Görmez dokunamazsın kokusuz parçalara
Ölüm der çekilirsin kenara
Ağıt yakamazsın mesela
...
Hangi karanlığın gölgesinde
Alnının ortasından vurulmuştur,
Gece gözlü suçlar?
Hangi kuytunun eşiğine kıvrıldı tüm ayarı kaçmış bozukluklar
Kim kararttı bu geceleri?
Elinde fenerlerle aydınlatan düş perileri nerde şimdi?
Hangi hasatın geç kalmış ürününü topluyor eller
Sen hangi rolü oynuyorsun?
Tüm samimiyetsizliğinle?
Ben gece miyim?
Orası kuytumu?
Bimezsin elbette...
Önemi yok artık berbat söylemlerin
Anlamı da yok allanıp pullanmış sözlerin
Mahvediyoruz güzellikleri öylece...
Sokuluyorum tenhaya
Karartılan köşelerin mümessili mi bu artıp duran kalabalıklar?
Kanatsız mı kaldı gökyüzünde ki tüm kuşlar?
Hani çalımlıydı, parlardı durduk yere gelecek denen aydınlıklar
Ve
Hani ölmezdi uçurtmalar göğün yüzünde süzülürken?
Yalandı!
Beni koca bir yalanın ortasında gerçek diye avuttunuz
Hani bir mumun gölgesine düşerdi ışık?
Bir hamlede dokunurdu hani avuçlarının ortasına
Kaç kişilikti bu hikaye?
Tüm senfoni dökülüyor yerlere
Kaç yontulmamış zamanı işaret eder bu tabela?
Tüm levhalar boş!
Tüm gidilen yollar ıssız bir yere varmıyor hiç biri
Yazıp duran bir şair kalemimim ucunda
Dilinde alegorik sözler
Denizin yosun kokuları ellerinde
Bilinmeyen kahkahalar nöbette
Kovalıyorum düş bahçemden
Arsız bir dokunuş ondaki, kılı kıpırdamıyor tende
Sarhoş kahkahalara sarınmış
Bağırır kendince
...
Tüm güzellikler ellerimde
Aşk avucumda
Saçlarımda dolanıyor lodos
Elim yüzüm her yer düş kokusu
Hayaller değiyor masala
Mayhoş tümcelerden ben dökülüyorum
Saçılıyorum yerlere
Suretler havalanıyor
Ben sağanakları damlıyor her yere
Bir karartı bağdaş kurmuş içimde
Budala bir hapsoluşa yataklık eden bir beden
Zincirler değiyor gecenin ayazında boşluklara...
Kaç adımdır ıssızlık?
Dokunur hep yüzlere
Uzaklara savrulan düşünceler
Kanatlanmış güçlü söylemler
Dalıyor gözlerim uzaklara
Feronia’nın rüzgarı esse aniden
Koparsa görünmeyen zincirleri
Kayboluyorum bir sokakta
Adres elimde
Kimse bilmiyor neresi
Zaten sormuyorum bende
...
Kaç adımdır yalnızlık
Yürüyorum
Nasıl varılır bu yere?
Bilmiyorum
Ellerimde yükseliyor bir adımlık cesaret
Ve ben yenik miyim?
Karartılmış ışıklarda
Göremiyorum önümü,
Bir mum gecenin içinde
Titrek ışıklar saçıyor loşluğa
Kaç gün, kaç yıl bakmıyorum
Simli yaldızlar dökülüyor gözlerimden ,
Ben damlıyorum senfoniye
Bir katre ışık yalnızlığı avutuyor
Sarı saçlı bir çocuk
Masalın içinde
Düş tozları her yerde
Ve bitmiyor hikaye
Yaşanıyor öylece...
Maide Özgüç